Bir ülkede fakirlik varsa zenginleşenler var demektir. Ters orantılıdır. Birileri yukarı çıkarken, diğerleri aşağı iner, fakirleşir. Buna 3 kâğıt ekonomisi diyorlar. Yanlış anlamayın, doğru. Üç kâğıt üzerine kurulu olan ekonomi. Döviz, faiz ve borsa. Bunun üçü de kâğıttır.
Onun için adına üç kâğıt ekonomisi diyorlar
Üretimi bıraktık kâğıtlarla al ver al ver işine döndük.
Öyle bir ekonomi modeli yok
Bütün dünya bu ekonomi modelini uyguluyor
Al kozu ver papazı
Döviz freni patlamış kontrolsüz bir kamyon gibi önüne geleni ezip geçiyor.
TL’yi eritiyor
Sel suları gibi önüne geleni silip süpürüyor.
23 yıl önce Türkiye’de dolar kuru ne kadardı
2001 yılında bir dolar 1 milyon 225 liraydı
Yani sıfırlar atılmadan önceki değeri.
O günkü bir doları yani 1 milyon lirası bugünkü 33 bin 100 liraya tekabül ediyor
Yani 32 kat artmış
Euro değeri ne kadardı?
1 Euro 1 milyon 10 lira, satışı 1 milyon 15 liraydı
Arada sadece 5 puanlık fark vardı.
Bugün 1 Euro 36 bin lira
O da 35 kat artış gösterirken alış-satış arasında da 500 liralık makas var.
Altın fiyatları hakeza öyle
O da Dolar ve Euro gibi aynı oranda artış göstermiş.
İşçi, memur, emekli maaşı kaç kat artmış hesap edin.
Asgari ücret kaç kat artmış siz düşünün
Üç Kâğıtların bir diğeri ise faiz
20 yılda faizlerin ne kadar artış gösterdiğini merak edenler araştırıp bakabilir
Rakamlarla kafanızı fazla karıştırmayayım.
Sıfırın altında seyreden veya en fazla 1.40 seviyelerinde olan kredi faiz oranları bugün yüzde 5 seviyelerine ulaştı.
Mevduat faizlerinin bıraktığı kar oranı da enflasyonun karşısında eriyor ne yazık ki.
Üç Kâğıt ekonomisinin bir diğer ayağı borsa
Allah muhafaza
Hele hele bitcoin diye bir şey çıkmış
Kripto para
Olmayan paralarla para kazanmak, kısa yoldan köşeyi dönmek
Saadet zinciri
Elini kaptıran önce kolunu sonra gövdesini kaptırırken birileri zenginleşiyor diğerleri batıyor. Borsada yapılan manipülasyonlar yani hileli yönlendirmeler ise insanları intiharlara kadar sürüklüyor.
İnsanlar sülük gibi emiliyor.
Vaziyeti görmek için ekonomist olmaya gerek yok.
Bir ülkenin ekonomisi bir evin ekonomisiyle eşdeğerdir
Veya bir bakkal dükkânıyla
Geliriniz giderinizden az ise zarardasınız
Böyle bir durum karşısında da enflasyon fırlıyor ve kontrolden çıkıyor.
Freni patlayan kamyon gibi önüne geleni ezip geçiyor.
2000 yılında enflasyon TEFE’de yüzde 20, TÜFE’de yüzde 25 iken bugün TÜİK’e göre yüzde 80, reelde ise yüzde 150
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı ekonomi modeli ile vatandaş daha da fakirleşiyor
Gri listeden çıkmayı başarı olarak görülürken, oysa Türkiye o gri listeye sokmak bir o kadar da başarısızlıktır.
Emekliden kıstılar, kemerini sıktılar, işçiye, memura vermediler
Bakan beyin maaşı 8 bin 891 dolar
Yani 293 milyon lira
Eski parayla 293 trilyon
Pahalılığı nasıl hissetsin ki üstelik tüm giderleri devlet tarafından karşılanırken
17 bin lira ile bir ay geçinsin bakalım, gururla verdiği 12 bin 500 liralık emekli maaşıyla 10 gün yaşamaya çalışsın bakalım nefes bile alamaz.
Bunun sonu yok
Sil baştan olmalı
Siyasette de ekonomide de halkla birlikte işin içinden çıkılacak.
Halk bunu iyi anlamalı
Yani üretecek
Onun için bilimsel bir şey değildir yani
Denir ki dibe vurmadan sil baştan olmuyor
Maalesef dibe vurduk, keşke vurmasaydık
O zaman vatandaş üretime katılacak, yöneticiler de yeni bir ekonomi modeliyle bu işin üstesinden gelecek.