1994-95 ve 1995-96 sezonlarında toplam 26 maçlık yenilmezlik rekorunu kıran Trabzonspor çıtayı yükseltti.
Şayet Bordo-Mavili ekip, önündeki Antalyaspor ve Hatayspor maçlarında da yenilmediği takdirde 1977-78 ve 1978-79 sezonlarında toplam 29 maç kaybetmeme rekorunu egale edecek, ardından oynayacağı Altay maçında galip gelir ya da beraberlik alırsa yeni bir rekorun sahibi olacak. İğne deliğinden geçmeye çalışan Abdullah Avcı ve talebeleri yeni hedeflere yelken açarken ligde oluşan kara delik rakiplerini adeta yuttu.
Şu sıralar esamileri okunmuyor üç İstanbul'un. Nerede Beşiktaş, nerede Galatasaray, hani Fenerbahçe? Hepsi bir girdaba düşmüş. Onlar için korku dağları bekler. Yarattıkları kaotik ortamı ve spekülasyonları bir çocuk temizliğiyle masum göstermeye çalışan liboşlar düştükleri boşlukta debelenip goygoyculuk yapadursunlar Trabzonspor yeni rotasını çoktan çizdi bile. Artık Abdullah reisin zihin dağarcığında ne üç büyükler kaygısı var ne de batma korkusu. Bu liboşlar için ligde kalmak bile hafifletici sebep olur bu saatten sonra. Söz, paçalarından şike sızan kulüplere irtifak hakkı bile vereceğiz.
Yıllardır Zekeriya sofrası belledikleri ligde musluk kurudu artık. Çölün ortasında serap görüp kendilerini vahada zannediyorlar. Ama böyle bir dünya yok. Tabii biz de mal bulmuş Mağribi rolüne soyunmayacağız. Ayağımızı yorgana göre uzatacağız. Üç puanlı çıtkırıldım ligde adımlarımızı ığıl ığıl ve sağlam atacağız. Abdullah Avcı'nın dediği gibi, bu uğurda yönetim-takım-taraftar bütünleşmesi sağlayarak her maça final gözüyle bakacağız. Periyodik tabloda Trabzonspor'un adı "LİDER" diye yazılsa da haddimizi bilerek, tüm rakiplerimizi önemseyerek, kanatlanmadan oynayacağız. Zaman zaman tökezleyip düşeceğiz. Önemli olan yere düşüp düşmemek değil, tekrar ayağa kalkıp kalkmamak değil mi zaten? Türk futbolunda çığır açan Trabzonspor altın sayfalarına daha nice başarılar, zaferler ve rekorlar sığdıracak.
ŞURAYA SAKLI BİR HAZİNE Mİ KOYSAK?
Trabzonspor'un Adana Demirspor ile oynadığı maçı izlerken aklıma ABD'li Bob Ross geldi. Hani şu "Resim Sevinci" adlı televizyon programıyla fenomen olan bonus kafalı ve zeka küpü ressam yok mu? İşte o! Bir an teknik direktör Abdullah Avcı'yı Ross'un yerine koydum. Her kademeyi, her mevkiyi usta bir sanatkar inceliğinde ölçüp biçerek resmeden ve böylece takımını her maça adapte eden Avcı, "Belki şurada küçük, mutlu bir ağaç vardır" der gibi bir izlenim bırakıyor. 29 Ekim 1942 doğumlu olan ressam Bob Ross yakalandığı lenf bezi kanseri nedeniyle, 1995’te 53 yaşında hayatını kaybetmişti. Çocukluğumuzun unutulmazları arasında yer alan sanatçının "Güzellik her yerde. Görmek için bakmak zorundasınız", "Zoru hemen çizerim, imkansız biraz zaman alır" gibi sözleri hafızalara kazındı.
Eddie Nevton'dan bayrağı devraldığı günden itibaren gözlemci bakış açısıyla elinde fırçası ve şövalesi tuvalinin başına geçen Abdullah Avcı harikulade eskizler yaptı. Zaman zaman "Şuraya mutlu bir takım koyup taraftarı da peşinden sürükleyelim" düşüncesiyle on binlerce kişiyi tribüne çekti. En son Adana Demir maçı öncesi yaptığı sinerji çağrısı ses getirmiş olacak ki Akyazı Stadı'nın içi insan, dışı araç seline kapıldı. 40 bin dolayında taraftar takımlarının ateşleyici gücü oldu. Fatih Karagümrük maçında sakatlanan Djaniny ve Adana Demir maçının henüz 7. dakikasında rakibiyle kafa kafaya çarpışması sonucu hastanelik olup başına beş dikiş atılan Cornelius'un yokluğunda zoraki olarak sahaya sürülen müzmin sakat Koita'nın vasat futboluna rağmen galip gelmeyi başaran Trabzonspor'da pistonlar hareket ettikçe şampiyonluk mesafesi daralıyor. Öyle tekerlemedeki gibi portakalı soyup baş ucumuza koyan değil, kabuklarını sobanın üzerine koyup oradan yayılan rayiha ile mutlu olmayı bilen bir halkız. Buram buram toprak kokar elleri, yüzünde onlarca çizgi olsa da Karadeniz kadınının. Kilometrelerce ötelere yük taşır da bana mısın demez. Yumruğu sert, yüreği merttir erkeğinin. Avcı da bir Karadenizli olarak tüm yokluklara göğüs gererek balyoz gibi yumruğuyla rakiplerini bir bir alaşağı ediyor. En son Adana Demirspor'u yıldızları Nwakaeme ve Hamşik ile grogi durumuna getirip nakavt etti. Güney ekibi Akintola ve Balotelli ile ayakta kalmaya çalıştı ama ligin beyi olan namağlup rakibine daha fazla direnemedi. Zaman zaman Uğurcan'ın ön plana çıktığı maçın sonunda skor tabelası da Avcı'nın resmettiği gibi yürekleri pır pır atan Trabzonlulara mutluluk katıyordu. Trabzon şehrini ve göz bebeği Trabzonspor'u kalbinin en özel yerine koyan Avcı Bob Ross gibi bir çalışmasını daha başarıyla sonlandırmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyordu. Küçük dokunuşlarıyla aradığı ahengi ve mutluluğu yakalayan Avcı'nın fırça darbeleri umarız ağacın gölgesinde saklı kalan bordo mavi renkteki hazineyi de (şampiyonluk kupasını) ortaya çıkarır.
AĞAOĞLU’NUN BEYİN TAKIMI
Bu sezon Süper Lig'de Trabzonspor'u başarıdan başarıya koşturan Başkan Ahmet Ağaoğlu tek aday olarak girdiği 78'inci Olağan Genel Kurul'dan alnının akıyla çıktı. Genel kurulun ilk gününde Ağaoğlu yönetimindeki 46'ncı yönetim kurulu ibra edildi. Ağaoğlu'nun listesindeki 12 taze kan dikkat çekti. Ahmet Ağaoğlu'nun kurmay heyetinde Ertuğrul Doğan, Ömer Sağıroğlu, Müminhan Bilgin, Yalçın Orhan, Zafer Göktaş, Kemal Ertürk, Kibar Yaşar Güven, Serdar Ekrem Şirin, Zeyyat Kafkas, Sami Karaman, Ali Haydar Gedikli, Esat Emanet, Faruk Hacı Haliloğlu, Şemsettin Hancı yer aldı. Yedek listede ise Lokman Sadıklar, Ertuğrul Özarman, Coşkun Öztürk, Ahmet Beşir, Vahap Öztel, İbrahim Tüfekçi ve İbrahim Aydın bulunuyor. Kongre öncesi sürprizler de vardı. Lokman Sadıklar bu kez asil listede değil de yedek listede yer aldı. Yönetimin ağır toplarından Mehmet Yiğit Alp, Sertaç Güven, Özer Bayraktar, Emin Kahraman, Yusuf Hayırlıoğlu, Dursun Ali Sakaryalı, Tuncay Uzunal ve Ahmet Fikret Gökhan, Ağaoğlu'nun yol ayrımına gittiği isimler. Mevcut yönetimin kadın kotasında yer alan Eda Lermi Zorer de kesik yiyenler arasında. Ağaoğlu'nun kadın kotasında yer açmaması sürpriz olarak yorumlandı. Yönetim kanadının ilk ve tek çiçeği Av. Eda Lermi Zorer'in tercih edilmeme gerekçesi tam bir muamma. Yönetim listesinde bulunan Yalçın Orhan, Trabzon Sanayici ve İşadamları Derneği (TSİAD) Başkanı olarak görev yapıyor. Orhan, akaryakıt ve inşaat sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Yönetimin yedek listesindeki Coşkun Öztürk amatör futbol dünyasının yakından tanıdığı bir isim. Üç ayrı yapı denetim şirketi olan Öztürk, ASKF yöneticisi, aynı zamanda 1461 Soğuksuspor Kulübü’nün başkanlığını yürütüyor. İş adamı Öztürk, Türkiye dışında da futbolla haşır neşir olmuş bir kişilik. Öztürk, Hollanda Bölgesel Amatör Lig takımın 7 yıl başkanlığını yaptı.
Bordo-Mavili kulüp yöneticiliği payesi almadan önce Trabzonspor'un yurt dışıyla iletişimini yüzlerce forma jestiyle sağlamayı amaçlayan genç iş adamı içindeki aşkı böylece cümle aleme haykırmış oldu. Sami Kahraman, Faruk Hacı Haliloğlu ve Ali Haydar Gedikli de inşaat sektörüyle iç içeler. Trabzonlu iş adamı Vahap Öztel, Ofspor ve Trabzonspor Basketbol Kulübü'nde yöneticilik yaptı. İbrahim Tüfekçi ise Kağıthane Trabzonspor Derneği Başkanlığı görevini yürütüyor. Ağaoğlu'nun yönetiminde Güneydoğu ile Karadeniz Bölgesi arasında köprü de kurulmuş. Bu misyonu Mardin Trabzonspor Taraftar Derneği Başkanı olarak görev yapan İbrahim Aydın üstlenmiş. Yönetimin yeni yüzlerinden Şemsetdin Hancı, Aşhan Yemek Gıda ve Turizm San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı. İş adamı Esat Emanet, Bisiklet Endüstrisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı. Yönetimin tıpta uzmanlaşmış isimlerinden biri KTÜ'den Doç. Dr. Ahmet Beşir. Maden sektöründe görevli genç iş adamı Ertuğ Özarman da Ağaoğlu'nun beyin takımında yer alan yeni yüzlerden. Ve tabii ki Zeyyat Kafkas... DOKASİFED Başkanı, Konsolosluk Erkanı Yönetim Kurulu Üyesi, Keller Williams G.Menkul, Karayemiş AŞ.Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Estonya Trabzon Fahri Konsolosu. Trabzonspor'un fırtınalar kopardığı, ligin tozunu attığı bir dönemde göreve soyunan aktif ve çiçeği burnunda yöneticilere başarı dileklerimizi iletiyoruz.
BİR FOTOĞRAFTAKİ ALBÜM
Takvimler 1983 yılını gösteriyordu. Trabzon, bembeyaz gelinliği ve harikulade güzelliğiyle beyaz atlı prensiyle kaçmaya hazırlanan "vargit" çiçeğini andırıyordu. Lapa lapa yağan kar Faroz Mahallesi'ndeki evimizin çatısını bembeyaz tüy misali örterken akşam olmak üzereydi. Radyoda Orhan Gencebay'ın "Ya Evde Yoksan" şarkısı evin her köşesini inim inim inletiyordu. Birazdan adaşım Osman (Arz) cumbalı evimizin kapısının önüne geldi. Heyecanla aşağı indim. "Hayrola abi..." demeye kalmadı, mesleki çizgimi tayin eden sözler döküldü ağzından: "Yarın Karadeniz gazetesine gidiyorsun! Gazetenin genel müdürü Ömer Olcay'a 'Beni Muharrem Arz gönderdi' diyeceksin! Haberi var." Sabaha dek üzerimde kuruyan heyecanla o gün gazeteye adım attım. Bu, yaşantımın her damarına ilik ilik işleyen bir adımdı. Trabzonspor Disiplin Kurulu Üyesi Muharrem Arz, gazetecilik mesleğiyle tanışmama vesile olan örnek bir insan. Onun referansı sayesinde bu onurlu meslekte ekmek yedim, emekli oldum. Başta gazetemizin o dönemdeki patronu Şamil Ekinci olmak üzere genel müdürü Ömer Olcay, yazı işleri müdürü Musa Alioğlu ve tabii ki Muharrem Arz'a en kalbi hislerimle teşekkür ediyorum. Allah uzun ömür versin, Şamil Ekinci'nin hakkını o günlerde gazetenin çatısı altında bulunan hiç kimse ödeyemez.
Ömer Olcay ve Musa Alioğlu gibi duayenlerle çalışmak da benim için gurur vesilesiydi. Bir insan baştan aşağıya hayatınıza dokunuyorsa bu tesadüf olamaz. Bu kişi olsa olsa velinimet olur. Muharrem Arz da benim için bir velinimet. Geçenlerde Trabzonspor'un Olağan Genel Kurulu vardı. Yıllarını gazetecilik mesleğine adamış değerli büyüğüm Osman Çavuşoğlu'nun objektifine yansıyan bir fotoğraf karesi beni hem duygulandırdı hem de geçmişe sürükledi. Trabzonspor'un 1980-81 sezonunda kazandığı şampiyonluk kupasına ismi kazınan dönemin başkanı Ahmet Celal Ataman, namıdiğer "ombudsman" ile meslek yaşantımın kader anına ıslak imzasını atan Muharrem Arz'ın kongre salonunda el ele yürümeleri yüreklere dokundu. Ataman, şiirleriyle kimi zaman bir kitap arasında kabuğunu saklar hicran yarasının, kimi zaman sahrada sevgi pınarları kurar Leyla'sını arayan Mecnun için, kimi zaman da betimlemeleri ve ironik göndermeleriyle süveydasındaki günahı haykırır. Ve tesadüf bu ya, kadraja giren iki naif insan Trabzonspor'un öz değerleri, fotoğrafı çeken de Divan Kurulu'nun müdavimlerinden. Bu kare, Trabzonspor'daki birlikteliğin sembolik yansımalarından biri olsa gerek... Aynı zamanda bir albüme sığacak kadar fotoğraf içeriyor.
BROVA AVCI’NIN ASLANLARI
-Sezonun sonuna doğru, namağlup unvanımızı sürdürerek ilerliyoruz. 27 maçtır kaybetmeyen Trabzonspor bu sezonun rekoruna imza atmıştır. Adana Demirspor maçında özellikle Hamşik ve Nwakaeme’nin sergiledikleri mükemmel performansla, Adana Demirspor önünde kalesini duvar gibi ören, kalesinde devleşen kaptan Uğurcan’ın harika kurtarışlarıyla galibiyeti almayı bildik. Benim de içinde bulunma imkanı sağladığım bu maçın muhteşem ötesi atmosferinde tüylerim diken, diken oldu. Özellikle taraftarlarımızın rahmetli sanatçı Berkant’ın şarkısı olan Samanyolu’nu hep bir ağızdan söylemesi, 61.dakikada cep telefonlarının ışıklarını yakmaları, Akyazı Stadı’nın görsel şölene dönmesi ve o atmosferin içinde olmak bizleri ayrı bir onurlandırıyor. Bu sene oynanan futbol açılan farkla 40 yıldır özlemeni duyduğumuz şampiyonluğu hep beraber yaşayacağımıza yürekten inanıyorum.
Abdullah hocamın da her daim dediği gibi tam konsantre önümüzdeki maçlara bakmalı ve dikkatimizin dağılmasına izin vermemeliyiz. Algılara gelmemeliyiz. Daha önümüzde çok maç var. Cumartesi günü deplasmanda Antalyaspor ile oynayacağımız maçı Teknik Direktörümüz Avcı’nın aslanlarının kayıpsız geçeceğine inanıyorum. Bu maç öncesi Trabzonspor taraftarlarının maça alınmamasına bir anlam veremedim. Antalyaspor yönetimi Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray ile oynadığı zaman bu takımların taraftarlarını stada alırken neden Trabzonspor taraftarlarına çifte standart uyguladı? Ama bunun da üstesinden gelecek güçteyiz.
Trabzonspor’un yeniden seçilmiş güçlü yönetimi sayesinde hiç bir zaman bileğimiz bükülmeyecektir de. Elbette ki aralarında babam Coşkun Öztürk’ün de bulunduğu, yönetime yeni giren isimlerle daha da güçlü olacağız. Herkesin görevlerini en iyi şekilde sergileyeceklerinden eminim. Başta babam olmak üzere yeniden seçilmiş tüm yönetimi tebrik eder, nice başarılar diliyorum.
AKÇAABAT İÇİN HAYDİ SAHAYA!
Trabzon'da tüm ihtişamıyla insanı içine çeker doğa. Yağmur ormanlarında serabı andıran Uzungöl'den, Maçka Altındere Vadisi'nde devasa bir kayaya aşkını haykıran Sümela Manastırı'ndan tutun da kültürel ve turistik yoğuşma yaşanan şehirde batıya doğru gidildikçe köftenin kralı Akçaabat karşılar sizi. Burada horon ve köfte gibi futbol da vazgeçilmez bir tutku. Anne rahminde başlar bu yörede futbol aşkı. Sebatspor'un Süper Lig'de rakiplerine kafa tuttuğu dönemde bu tutku daha bir nüksetti. Sebat'ın rüzgar gibi geçtiği yılların tortusu kalsa da Akçaabat'ta bu melankolik sevda hiçbir zaman bitmedi ancak ilçedeki sahaların yetersizliği vicdanları sızlatan bir noktaya ulaştı. Akçaabat futbolunun yükünü sırtlayan Söğütlü sahasının da yıkılması gündemde. Uzun yıllar atletizm sahası olarak da kullanılan bu alan için ASKF (Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu) harekete geçti. Yerel federasyonun emektar ve cefakâr başkanı Cahit Erdem, "Söğütlü sahasının yerine Yaylacık'ta yeni yapılacak sahayı önereceğiz. Şu anda belediyeye ait olan yol altındaki saha kuzey güney yönünde yeniden inşa edilecek. Spor taban birliklerinden ve Akçaabat'taki kulüplerden imza toplayıp bunları Akçaabat Belediye Meclisine gerekçeleri ve özgeçmişleri ile sunacağız" dedi.
Yeni yapılacak sahanın ismi konusunda talepler de şimdiden gelmeye başladı bile. Gündemdeki isim, Akçaabat Sebatspor'la özdeşleşen efsane Başkan Kazım Kolot. Sebatspor’da uzun yıllar kulüp başkanlığı görevini üstlenen ve birçok başarıya imza atan Kolot 2013 yılında hayatını kaybetmişti. Yaygın bir kanaat ise Çolak İbrahim ve Reşit Sivrikaya'nın isimlerinin de Akçaabat'ta bulunan spor sahalarına verilmesi yönünde. Bu konuda spor taban birlikleri ve belediye meclisinin harekete geçmeleri istendi. İbrahim Ayvaz, namıdiğer Çolak İbrahim, Sebat'ın unutulmazlarından biriydi. 30 yıllık futbol yaşamında "Karadeniz Fırtınası" diye nam saldı. Galatasaray kulübünden gelen transfer tekliflerini vefa duygusuyla elinin tersiyle itti. Trabzonspor'un ilk futbolcularından biri oldu. 1970 öncesinde bir yıl Rizespor takımında futbol oynayıp tekrar Sebatspor kulübüne döndü. Çolak İbrahim 2005 yılında vefat etti. 2021 yılı içinde kaybettiğimiz Reşit Sivrikaya da Akçaabat ve Trabzon futboluna yaptığı katkılarla efsaneleşen bir teknik adamdı.
Cahit Erdem benzer girişimle Özkan Sümer'in ismini de Akyazı'daki sahaya verdirmişti. Futbolun beşiği olarak addedilen Trabzon'un nüfus yoğunluğu bakımından en büyük ilçesi Akçaabat'ı teğet geçmek olmaz. Şu sıralar Bölgesel Amatör Lig'de Sebat Gençlik adıyla özüne dönmeye çalışan kulübün ayak sesleri dalga dalga hissedilmeye başlandı. Horonun dik oynandığı, Trabzon futbolunun altyapı fabrikası kabul edilen Akçaabat'ta modernize edilmiş sahaların hem şehre hem de bu ilçeye, hatta ülke geneline katkıları su götürmez bir öngörü değil mi? Trabzon'da da sorun yumağı haline gelen saha yetersizliği konusunda atılacak adımlar ve yapılacak hamleler endirekt değil direkt olarak Trabzonspor'u etkiler ki, bu da Türk futbolundaki kalkınma hamlesinin tetikleyici unsuru olur. Evet beyler, artık kafaları kuma gömme zamanı değil, imece usulü çalışma zamanı. Tüm Trabzon sizden bunu bekliyor. Unutmayın ki baş başa vermeyince taş yerinden oynamıyor.