Yüreği Türklük için çarpan şair Hüseyin Nihal ATSIZ "Kahramanlık" adlı şiirinde gerçek kahramanın portresini bakın nasıl portresini çizmişti:

Yüreği Türklük için çarpan şair Hüseyin Nihal ATSIZ "Kahramanlık" adlı şiirinde gerçek kahramanın portresini bakın nasıl portresini çizmişti: "Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,/Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir./Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;/Kahramanlık: Saldırıp bir daha dönmemektir.//Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından/Koşaradım gitmeli onların arkasından./Kahramanlık: İçerek acı ölüm tasından/İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.//Yırtıcılar az yaşar… Uzun sürmek doğanlık…/Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık;/Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;/Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir."

"Kahraman olunmaz, kahraman doğulur." derler. Öyle de bu dünyada kahraman olmak için yüce bir davası, ölümsüz bir sevdası olmalı insanın. Bu; vatan davası, bayrak sevdasıdır çok kere. Zira uğruna can verilebilecek yüce değerlerdir bunlar. Bugüne kadar nice yiğidimiz bu uğurda gözünü kırpmadan can feda etmiştir. İşte bu kahramanlardan biri de İzmir Adliyesi önündeki görevi sırasında şehit edilen yüce gönüllü bir insan olan Fethi Sekin'dir.

Peki kimdir dillerimize pelesenk olan, gönüllerimizde yaşayan Fethi Sekin?

Ailenin yedi çocuğu içerisinde ilk erkek çocuk olan Fethi Sekin, 1973 senesinde Elâzığ'ın Baskil ilçesinin Doğancık Köyü'nde dünyaya açmıştı gözlerini. İsmini evliyadan Harputlu Fethi (Fatih) Ahmet (Şeyh-i Kâinat) Baba Hazretlerinden almıştı. Ta çocukluğundan beri başı hep dikti, göğsü hep ilerideydi. Devletine ve milletine yürekten bağlıydı o. Büyüklerine saygıda asla kusur etmezdi. Yardımseverlikte sınır tanımazdı. Dürüsttü, mertti, güvenilirdi, hep iyimserdi; harbi bir delikanlıydı. Daima aktifti, heyecanlıydı, çalışkandı, yorulmak nedir bilmezdi. Zekiydi, güçlü bir hafızası vardı. Hayatın hep merkezindeydi. Azimli ve kararlıydı, zira doğru bildiği yoldan ayrılmazdı. Hakikatin izini iz etmişti kendisine.

Polisliği bir meslek olarak değil bir ideal olarak gören Fethi Sekin'in Kilis'te başlayan meslek hayatı devamında Bingöl'de, daha sonra da İzmir'de devam etmişti. Her işte farkını fark ettiren, her yerde ve  her zaman aranan bir insan olan Sekin, İzmir'in motosikletli şahiniydi. İzmir'in Fethi'siydi o. Sonu da İzmir oldu. Şerefiyle şehit oldu Ege'nin incisinde.

Fethi Sekin, hayatın gayesini bu fani hayatta şerefle yaşayıp onu şerefle bitirmek olarak görüyordu. Çünkü dünyaya bir kere geliniyordu. Gelmişken iz bırakmak gerekirdi. O yaşadığı örnek hayatla yaşadıkça büyümüştü. Öyle ki o tabutuna sığmayacak kadar büyüktü. Önce vatan ve millet, sonra ana ve yâr diyendi o. Ezan dinmez, bayrak inmez, şehit ölmez diyendi o. Son nefesine kadar bu düşüncelerle yaşadı ve bu uğurda son nefesini verdi.

Fethi Sekin bu millete ve bu güzel vatana büyük bir aşkla ve muhabbetle bağlıydı. Zira bir dünya cennetiydi bu bereketli topraklar. Bütün şehirler, köyler ve yaylalar onundu. Bütün anneleri annesi, bütün çocukları kendi çocukları gibi biliyor, konuştuğu insanlarla kısa zamanda muhabbet köprüleri kuruyordu. Zira o sadece Zeynep Dilâ'nın, Burak Tolunay'ın ve Nisa Nur'un babası değildi.  Gelecekte bu vatana hizmet edecek, gerekirse yurdu için can verebilecek, milliyeti ve cinsiyeti ne olursa olsun, bütün çocuklar onun gözbebeğiydi.

Fethi Sekin anadan, babadan ve atadan gakkoştu. Azizler yurdunun bir ferdiydi, Göllübağ'ın gülüydü o. Hayata ve geleceğe dair hedefleri ve idealleri olan zıpkın gibi bir delikanlıydı. Harput'un tertemiz havasını solumuş, buz gibi çeşmelerinden kana kana içmişti.

Fethi Sekin, on beş yılını büyük bir huzurla ve sükunla geçirdiği şanlı İzmir'in dağlarında açan çiçekti. Kokusu Türkiye'nin bütün çiçeklerinin terkibiydi. Güldü, karanfildi, lâleydi, yasemindi, nergisti, gelincikti, nilüferdi, sardunyaydı, kasımpatıydı, ezan çiçeğiydi. Hain eller, hain emellerini gerçekleştirmek için o çiçeği toprağından ayırıp  kuruttular.

Fethi Sekin, Anadolu'nun bağrından, gakkoşlar diyarından kopup gelmiş bir çığdı. O Kürttü ama Kürtçü değildi. Vatanı sevmekti yegâne ülküsü. Tek vatan, tek millet, tek bayrak onun yegane arzusuydu. O yüzden kardeşi kardeşe düşürenlerin safında hiçbir zaman olmadı.