Bodrumspor’u Pedro’nun muhteşem golüyle 1-0 mağlup eden Trabzonspor bence komadan çıkıp iyileşmek için nekahat dönemine girdi.

İyileşmek derken de bundan sonra  süper futbol oynayarak önüne geleni devirecek filan kastetmiyorum.

Ara dönemde yapılacak  en fazla 3  banko oynayacak oyuncunun da katılımı ile mevcutların da mecburen daha iyi hale gelmesiyle oluşacak Trabzonspor sezonu Avrupa Kupalarına gidebilecek bir yerde bitirir. Yaz transfer döneminde de  yine direkt oynayabilecek 3-4 futbolcunun katılımı ile seneye de zirve yarışının içinde olur.

Bu yüzden bu sezon için fazla ahlanmaya ,vahlanmaya gerek yoktur.

 Ayrıca  bu hiç hesaba katmadığımız Bodrumspor’dan alınan bu galibiyetin getirisi 3 puandan çok fazla olmuştur.

Zira bu maç ta kaybedilseydi yönetiminden, teknik direktörüne, futbolcusuna kadar çok büyük tepki görecek olan Trabzonspor’un kalan maçlarına değil bileti 61 lira, ücretsiz de yapsanız giden zor bulunacak ..

Ve hatta bu yenilgi  belki  de hiç hesapta olmayan istifalara yol açıp  işi hepten çorbaya çevirecekti.

Diyelim ve 3 ü ceza sahası içinden karşı karşıya  5 mutlak golü kurtaran, maç başı ortalama 4.2 mutlak kurtarışla zirveden inmeyen, yine de milli takımın sorumsuz sorumlularının gözüne giremeyip kulübede bekleyen Uğurcan Çakır’a  özel bir teşekkür ederek sözü şampiyonluk sezonuna getirelim.

Açın TV ‘de maç özetlerini   defalarca  izleyin.

İçeride, dışarıda  İstanbul’un 3 büyüğüyle oynanıp kazanılan  maçlara  iyi bakın.

Ki bunların çoğunda berabere bitsin diye dua ediyorduk.

Bu Uğurcan o zamanlar bu maçların her birinde en az 4-5 mutlak golü inanılmaz reflekslerle önlemeseydi Trabzonspor kaçıncı olurdu?

Üstelik; sağda Visca, solda Nwakaeme’nin en iyi zamanları.

Ortalarında Cornelius.

Uğurcan-70

Orta sahada Marek Hamsik gibi bir yıldız, sağında Bakasetas, solunda Doğukan..

Defansın ortasında Hugo ile Edgar..

Sağbekte Bruna Peres

Yetmedi, Djaniny, o  zamanki Abdulkadir Ömür..

Kalen zaten kapalı..

Üstelik de İstanbul’un 3 büyünün haftalar önce havlu attığı, bu yüzden  de hakemlerin gazabına uğramadığın bir ortamda, bu Trabzonspor’u hem futbolcu hem de antrenör olarak Marek Hamsik yönetseydi bende turu 2 ay önce atardı!

Bu yüzden her ne kadar birileri  ‘Ben Trabzonspor’u 40 yıl sonra şampiyon yaptım’ diye dolaşsa da..

Aslında Trabzonspor kendisini şampiyon yapmıştır.

Şampiyon yaparak bir daha asla göremeyeceği payeler kazandırmıştır.

Şükretmek, kıymetini bilmek lazımdır.

Bu da, şampiyon olmuş bir kadroya aralarına  33 yaşında müzmin sakat bir futbolcuyu hem de 3 milyon Euro yıllık ücret ve 3  yıllık sözleşme ile katarak 40 ın üzerinde fuzuli transfer yaptırmakla olmaz.

‘O KADAR DA DEĞİL CANIM’

Trabzonspor’a, Trabzonlu genç futbolculara ve tabi Türk futboluna yaptığı olağanüstü katkıların karşılığını yaşarken yeterince görmeyen Trabzonlu hemen her değer gibi asıl kıymeti vefatından sonra anlaşılan Özkan Sümer büyüğümüzü de kaybedeli 4 yıl olmuş..

Çocukken İdmanocağı’ndaki futbolculuk döneminde Ocak Kulübünün bahçesinden başlayan tanışıklığımızdan başlayan yüzlerce anımız vardır rahmetliyle;

Kulübün bahçesindeki iddialı maçlardan, doyulmaz sohbetlerine kadar..

Dilerseniz birini  anlatayım kısaca.

Eylül 1990’da Avrupa Kupa Galipleri Kupası ilk tur ilk maçında Trabzon’da K.Hamdi’nin golüyle 1-0 kazanılan Barcelona maçının İspanya’da 7-2 kaybedilen rövanşından sonra antrenörler derneğinde sohbet ediyoruz ..

‘Ya Özkan Abi’ dedim; ‘Hami golü attı sevinçten masanın üzerine fırladım, inene  kadar 3-1 oldu’

‘Yo ya ‘dedi. gülerek

‘ O kadar da değil canım’

Ruhu şaad mekanı cennet olsun’

Sümer Tabut

 BİR ZAMANLAR NARİN KÖŞE..

Zamanın adliye aralığına girmeden sol  ön köşede Suat Abi'nin (Kurtuldu) kitabevi,

Yanında daha çok  devrin külhanlarının takıldığı meşhur' Balgam Nuri'nin kahvesi,

Hemen bitişiğinde Pazar günleri milletin önünde peynirli, kıymalı kuyruğuna girdiği fırın.

 Az ötede Manolya ile birlikte dönemin en havalı Aydın Abi’nin Piknik Pastanesi.

 Karşı köşede  rahmetli  futbolcu Berkant’ın babası büfeci Hakkı Abi,

Yanında elektrikçi, ona bitişik dolmakalemci Adil ve oğulları.

 Az  öte de baba ve iki oğlunun işlettiği ayakkabı mağazası. 

Benim kafamdaki Trabzonspor:

(Bilbao’nun şifresi)

Takımın fiziksel durumu mükemmel. Çok hızlı oynuyorlar. Hücumda baskı yapıyorlar. Topu en kısa sürede geri kazanıp hızla atağa kalkıyorlar. Mümkün olduğunca az pas yaparak dikine, hızlı bir şekilde, rakip  kaleye iniyorlar..

BEN BİLMİYORDUM!..

Sebat’ tan önce Ankara PTT’ye  oradan da  dönemin en yüksek ücretiyle Fenerbahçe’ye transfer olup A Milli Takımda da forma giyen Akçaabatlı solaçık Yaşar Mumcu’nun Avrupa Kupalarında ilk golü atan Türk futbolcusu olduğunu biliyormusunuz’

(Akkçaabat Ajanstan alıntı-Foto: Tamer inal)