Hani evimizdeki kitapların pek çoğunun sadece yanından geçeriz ya… Zaman zaman gözümüze çarpsa da üstümüze bir tembellik çöker, görmezden gelir, daha sonraya, daha daha sonraya erteleriz ya… İşte bu gibi durumlarda çok işimize yarayacak… Bize kendimizi hatırlatacak…
“Bi baksana, oku beni” diye üzerimizde manevi baskı oluşturacak…
Kim bilir belki de böylece onca kitap yalnızlıktan kurtulacak…
Olması gereken yerde, gözümüzün önünde bulunacak.
Sesli kitaplar bugünlerde çok moda…
Öncelikle görme engelliler için düşünülse de şimdi hemen herkesin tabletinde, telefonunda…
Tatillerde, yolculuklarda, “boş” zamanlarda gözlerinizi hafifçe kısıyorsunuz, ünlü tiyatro sanatçılarının sesinden “arkası yarın” kıvamında dinliyorsunuz.
Gözlerinde sorun olanlar…
Okudukça yorulanlar için sesli kitaplar imdada yetişiyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı “Millî Kütüphane Konuşan Kitaplık Görme Engelliler Merkezi” sesli kitapların zaman, mekân ve donanım engeli olmadan telefonlar üzerinden de dinlenebilmesine imkân sağlıyor.
Pek çok ticari kuruluşun da hizmet sunduğu, birbirleriyle yarıştığı alan bu…
Ünlü yazarların kitapları, ünlü seslerle kulağınıza kadar taşınıyor.
Mutfakta ya da temizlik yaparken, yürürken, her daim müzik dinlemiyorsunuz.
Sesli kitap uygulamasıyla bu anlar anlam kazanıyor, edebi yolculuklara kapı aralıyor, sohbetleri daha kaliteli hale getiriyor.
Yakın gelecekte görsel kütüphanenin yerini sanal kütüphane alsa da…
Kitaplar, evlerimizdeki raflardan, sehpalardan bir süre daha eksik olmayacak.
Ve bizler onca güzelliğin, emeğin arasından hiçbir şey yokmuş gibi geçmeye devam mı edeceğiz?
Çözüm belli: Zaman ayarlı seslenen kitap…
İstediğim de tam olarak böyle bir şey aslında...
Bir yıl, beş yıl, on yıl okunmayan kitaplara farklı farklı sesler yüklense…
Her yanından geçtiğimizde o sesleri duysak, birazcık alınsak, utansak…
Rafları, sehpaları yeniden keşfetsek…
Sakladıkları hayatları, aşkları, acıları, yolculukları öğrensek…
Fena mı olur?
Bence yapabiliriz.
Kitap okumaktan, dinlemekten daha önemli ne işimiz olabilir ki?
Hazır, teknoloji de imdadımıza yetişmişken…
Sesli kitabın yanında bir de seslenen kitap…
Zaman zaman bizi uyaran kitap…
“Bir yıl oldu, yüzüme bakmadın” diyen mi ararsın?
“Daha ne kadar bekleyeceğim” diyen mi?
Yayınevleriyle tasarımcılara duyurulur.
Fikir benimdir, haberiniz olsun!
Yazdıklarım, evlerinde küçük bir kütüphane kuranlar için değil.
Onların, binlerce kitabı okumalarını beklemek haksızlık olur.
Birkaç rafla birlikte masa ve sehpalarda sürünen onlarca kitaptan bahsediyorum.
Eğer okuyamayacaksan, okumayacaksan süs diye durmasın sağda solda.
Bu açıdan bakıldığında sesli kitaplarla birlikte seslenen kitaplar da çok işimize yarayacak.
Gerçi yakında yapay zekâ sayesinde cep telefonlarımızdan da uyarılma faslı başlayacak.
Ödemeleri, işler ve güçleri hatırlattığı gibi…
Okunması, dinlenmesi gereken kitapları da söyleyecek.
Artık herkesin akıllı telefonlarında bir asistanı var.
Asistan bizi tanıyacak, bizler de onu…
Kısa bir süre içerisinde dinlediğimiz kitapların da listesini tutacağından…
Öyle “yüzerim, gezerim, okurum” türünden akıl almaz ifadeler de tarihe karışacak.
Bugüne kadar öğretmenler, ebeveynler seslendi, yeterince duyulmadı.
Belki seslenen kitaplar ve asistan sayesinde aklımız başımıza gelir.
Olur mu olur.