Merhaba sevgili okurlar bugün bize iyi gelmeyen ilişkileri neden sürdürdüğümüzden bahsetmek istiyorum. Bir çoğumuz böyle bir durumla karşı karşıya kalmışızdır.

Bazen bize iyi gelmediğini düşündüğümüz, içerisinde mutlu olmadığımız ilişkileri sürdürmekteyiz. İlişkiyi bitirmeye karar verdiğimiz zaman kendimizi aşırı kaygılı, suçlu hissedebiliyoruz. Kaygının nelerden kaynaklandığından bahsetmek istiyorum böylelikle o ilişkinin bitmesinin daha iyi olacağını kabul etmemize ve bu duruma yönelik adımlar atmamızda bize katkı saylayabilir.

Karşımızdaki kişi değişmeyi istemiyorsa bile biz onun değişebileceği umuduna tutunuyoruz. İnsanları olduğu gibi kabul etmek gereklidir. Karşımızdaki kişiyi değiştirebileceğimizi umut etmek uzun vadede sizi mutsuzluğa sürükler. Şunu unutmamalıyız ki karşı taraf değişmek istemiyorsa sizin yaptığınız her şey çabasız kalacaktır. İlişkide diğer kişiyi düzeltmek, ona yardım etmek, daha iyi bir hayatı olmasını sağlamak bizim görevimiz sanılabiliyor fakat böyle bir görevimiz olmadığının farkına varılması gerekiyor.

İlişkinin sonlanmasına izin verirsek kötü bir insan olacağımız endişesi yaşayabiliyoruz. Bize iyi gelmeyen bir ilişkiyi sonlandırmak bizi kötü bir insan yapmaz .

Bir ilişki için çok fazla emek ve çaba harcadığımız için geri adım atmak istemeyebiliriz. Bazen ilişkinin olumsuz döngüsünde o kadar çok sıkışıp kalıyoruz ki ilişki bize zarar verse dahi sistematik olarak duyarsızlaştığımız için bu döngüye alışkın hale geliyoruz ve bu sıkışmışlık duygusu normalimiz haline geliyor. Koşulların değişeceğine dair gerçekçi olmayan umutlarımız olabiliyor. Bazen de bize bir zamanlar iyi hissettirdiği için bu ilişkiden çıkmayı seçmeye hakkımız olmadığı düşünebiliyoruz. Bu düşünceler kaygımızın temelini oluşturuyor.

Normalinden fazla derecede bu düşüncelere kapılmış durumdaysak zarar veren ilişkiyi sonlandıramamamızın sebebi saydığım örneklerde saklı. Güçsüz olduğumuz noktayı kabullenerek kendimizi güçlü kılabiliriz. Nietzsche’nin “Çelişkilerimiz, umutlarımızdır.” sözünü de bu noktada hatırlamalıyız.