Duygusal zekâ (EQ), sadece psikoloji dünyasında değil, iş hayatında, ilişkilerde ve kişisel gelişimde de giderek daha fazla önem kazanıyor. 1990’lı yıllarda Daniel Goleman tarafından popülerleştirilen bu kavram, bireyin kendi duygularını tanıma, yönetme ve başkalarının duygularını anlama becerisiyle ilgilidir.

Peki, EQ neden IQ kadar önemli görülüyor? Araştırmalar gösteriyor ki, akademik veya mesleki başarının sadece zeka seviyesiyle bağlantılı olmadığını; insanların duygusal zekâsının, onların uzun vadede daha mutlu ve başarılı olmasına büyük katkı sağladığını kanıtlıyor.

Goleman’a göre EQ’nun beş temel bileşeni vardır:

  1. Kendi duygularını tanıma: Bir insanın hangi duyguyu ne zaman hissettiğini fark etmesi.
  2. Duyguları yönetme: Öfke, hayal kırıklığı gibi yoğun duyguları kontrol edebilme becerisi.
  3. Motivasyon: Hedefler belirleyip onlara ulaşma konusunda duyguları yönlendirebilme.
  4. Empati: Başkalarının hislerini anlayabilme yetisi.
  5. Sosyal beceriler: İnsan ilişkilerini etkili bir şekilde yönetme.

Bugün iş dünyasında liderlerin seçiminde bile duygusal zekânın büyük rol oynadığı biliniyor. Google, Amazon gibi şirketler, sadece teknik becerileri yüksek insanları değil, EQ seviyesi yüksek liderleri tercih ediyor. Çünkü iyi bir lider sadece bilgili değil, aynı zamanda insanları anlayabilen ve motive edebilen biri olmalı.

Duygusal zekâyı geliştirmek mümkün mü? Evet! Farkındalık çalışmaları, empati egzersizleri ve bilinçli öz-yönetim pratikleriyle EQ’yu geliştirmek mümkün.

Merak ettikleriniz için [email protected] mail adresinden ya da psikologmerveak adlı instagram hesabı üzerinden benimle iletişime geçebilirsiniz.