İsrail, kuruluşu ve İslam dünyasına verdiği zararla varlığı en fazla tartışılan devletlerden biridir. İsrail adı altında bir devletin ortaya çıkmasına neden olan en önemli iki sebep vardır. Bunlar bilhassa ABD ve diğer büyük güçlerin İsrail’e desteği ile İslam dünyasının İsrail-Filistin davasında takındıkları tavırdır.

Esasen İsrail Devleti’nin kurulmasında "Balfour Deklarasyonu" oldukça önemli bir paya sahiptir. II. Abdülhamid’den toprak kopartamayan Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmak üzere olduğu günlerde harekete geçerek bilhassa o dönemin süper gücü İngiltere’yi ikna etmiştir. Zira Lord Arthur Balfour, 2 Kasım 1917 tarihinde uluslararası Siyonist hareketin liderlerinden olan Lord Rothschild'e bir mektup göndererek, Filistin topraklarında bir Musevi devleti kurulması konusunda İngiliz hükümetinin destek vereceğini bildirmiştir.

Bu tarihten itibaren bilhassa Filistin’de Osmanlı varlığının sona ermesiyle Yahudiler, kitleler halinde Filistin bölgesine yerleşmeye başladılar. İngiltere, Filistin'deki durumun daha kötüye gitmesini önlemek için 1939 yılında, Filistin'e yapılacak Yahudi göçlerini sınırladı. Fakat bu sefer Avrupa'nın çeşitli yerlerinden Yahudiler, Filistin'e kaçak olarak girmeye başladılar.

İşin kötüsü Yahudilerin, İsrail’e geçiş sürecine en fazla destek veren ülkelerden biri de Türkiye olmuş, sınırlardan ellerini kollarını sallayarak geçen Yahudiler, Filistin’e göç etmişlerdir. Bu göçleri Haganah adlı gizli bir teşkilat organize etmiştir.

II. Dünya Savaşı, sırasında Yahudiler’e uygulanan muameleler, onları bir anda “mazlum millet” konumuna getirdi. Bunu fırsat bilen Yahudiler, Filistin’e yerleşme sürecini hızlandırdılar.

II. Dünya Savaşı biter bitmez ABD başkanı Truman, İngiliz hükümetine başvurarak 100.000 Yahudi’nin derhal Filistin topraklarına gönderilmesini talep etti.

Fakat İngiltere, Filistin konusunda artık müdahil olmak istemiyordu. Bu meseleden bir şekilde sıyrılmaya karar veren İngilizler 2 Nisan 1947 de konuyu BM’ye taşıdı. Genel kurulda, iki haftalık müzakerelerden sonra, Filistin meselesine bir çözüm bulunması için bir özel komisyon kuruldu. Komisyon, 16 Haziran-24 Temmuz tarihleri arasında bizatihi Filistin'de yaptığı incelemelerden sonra, raporunu yayınladı. Bu raporda oybirliğiyle bağımsız bir Filistin Devleti kurulması teklif edilmiştir.

BM. 27 Kasım 1947'de, Filistin Komisyonu'nun çoğunluk teklifini benimsedi ve Filistin’in, Araplarla Yahudiler arasında taksimine karar verildi. Karara göre, Kudüs şehri de milletlerarası statüye sahip olacaktı.

Bu karar Arap dünyasında bomba etkisi gösterdi. Arap ülkeleri 17 Aralık 1947'de Kahire'de yaptıkları toplantıda, savaş kararı aldılar.

14 Mayıs 1948 günü Tel-Aviv'de toplanan Yahudi Milli Konseyi, İsrail Devleti'nin kuruluşunu resmen ilan etti. Buna tepki olarak Birinci Arap-İsrail savaşı başladı fakat İsrail, beş Arap devletini mağlup etti.

Arapları mağlup ettiği için ateşkes anlaşmalarının çizdiği fiili sınırlar içindeki İsrail toprakları, her defasında genişlemiş ve İsrail, Filistin topraklarının hemen hemen dörtte üçünü ele geçirmiştir.

Keza, taksim kararına göre, Kudüs şehri milletlerarası statüye sahip olacağı halde, savaşın sonunda yarısı İsrail'in eline geçmiş, yarısı da Ürdün'de kalmıştı. 1967 savaşında İsrail, Kudüs'ün diğer yarısını da ele geçirmiştir.

Gelinen noktada İsrail’in ortaya çıkışı ve hızla büyümesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeden tasfiye edilmesi ilk önemli merhale olmuştur. İkinci önemli aşama ise İngiltere ve ABD güdümündeki Arap dünyasının bu konudaki tutarsız hareketleridir. Zira bir türlü tek yumruk olamayan Araplar, İsrail’in genişlemesine katkıda bulunmuşlardır.