Ümmetin müşfik ve mütebessim annesisin ey Kudüs! Seni en iyi bağrı yanık anneler anlar. Onlar ki bağırları hasretten paramparça olmuştur. Seni en iyi Gazze'de yavrularının kokusu yerine kan kokusu alan hüzünkâr anneler anlar. Onlar ki Kudüs gücüyle ayakta durmaktadırlar. Kudüs gücü bir de iman gücüyle birleşince korkunu esamisi okunmaz.
Cennet şimdi Gazze'de ölen (hakikatte dirilen) Filistinli körpe çocukların rayihasıyla misk konuyor. Cennet şimdi Gazzeli çocuklar için bir şenlik yeri, bir esenlik diyarı...
Ey göklerin övüncü Kudüs sen en çok da Gazze'de hüzün şerbeti içen annelere iyi gelensin. Onlar ki Hakk'a ve hakikate yaslanmış bir dağ kadar dimdik ve vakur başları... Sen ki onların bir türlü çatlamak bilmeyen sabır taşısın. Onların cennet kokan ellerinden tutansın.
Anasın Kudüs, atasın Kudüs, candan özge yârsin Kudüs, arsızların karşısında arsın Kudüs, zifiri gecelerin en koyu yerinde neharsın Kudüs, zemherinin ardından gelen baharsın Kudüs, hem merhem hem yarasın Kudüs, hem yol hem yoldaşsın Kudüs, gülsün Kudüs...
Vaktiyle ne güzel demişti Nuri Pakdil: "Tûr Dağı’nı yaşa/Ki bilesin nerde Kudüs/Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum/Ayarlanmadan Kudüs’e/Boşuna vakit geçirirsin/Buz tutar/Gözün görmez olur/Gel/Anne ol/Çünkü anne/Bir çocuktan bir Kudüs yapar/Adam baba olunca/İçinde bir Kudüs canlanır/Yürü kardeşim/Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."
Ey Kudüs, şimdi yanı başında kardeşin Gazze ölüm sıtmasına tutulmuş. Küresel siyonistler kan gölüne çevirmiş bu şehrin cadde ve sokaklarını. 7 Ekim'den bugüne 30 bin şehit vermiş canından aziz bildiğin ikiz kardeşin. Hamas, ölümüne direniyor elhamdülillah!
Filistin demek, Kudüs demek, Gazze demek; direniş demektir havsalamızda. Kutlu direniş devam ediyor Filistin'in dört bir yanında. Elhamdülillah. Şehadet var, teslimiyet yok inşallah. Ta ki gerçek kahramanlar, kartondan kahramanların pabucunu dama atana kadar.
Bizler nicedir sapan taşlarının güdümlü füzelere karşı galip geldiğini gördük bu mahzun coğrafyada. Hakikati idrakten yoksun akılsız korkakların attığı akıllı füzeler hiçbir zaman yıldıramadı sapan taşıyla mukavemet eden ümmetin öksüz ve yetim çocuklarını.
Sıcak yuvalarında klavye şövalyeliği yaparak mangalda kül bırakmayanlar, siz bilir misiniz bir annenin veya bir babanın öpmeye bile kıyamadığı, bütün organları parçalanmış, şeklen tanınmaz olmuş şehit yavrusunu, bombaların tuz buz ettiği molozlar arasından çıkarırken neler hissettiğini? Dünyevileşen yüreğiniz yeter mi bunu anlamaya?
Bugün yerle yeksan edilen Gazze bu ümmetin namusuydu. Ne yazık ki koruyamadı ümmet namusunu. Haksızlık karşısında kıymetli olan dirilerin kıyamıdır. Bu kara günlerde kim ölü kim diri belli değil. Kıyam için kıyameti bekleyenler hakikatte ölüdürler.
Filistin'de durum bu iken biz de durum çok mu farklı? Sadece Filistin değil biz de işgal altındayız. Müslüman coğrafyasında atalet, gevşeklik, meskenet, bilgisizlik, hikmetsizlik, bereketsizlik, yığınlaşma, sinmişlik ve yenilmişlik psikolojisi kol geziyor.
Tarihte Ashab-ı Kehf gençlerinin kıyamı ve Hz. Hüseyin'in Yezid'e karşı kıyamı başta olmak üzere ümmetin birbirinden mühim ve bir o kadar da cesurca kıyamları olmuştur. Bugün mağara Gazze, Ashab-ı Kehf ise Hamas gençleridir. Peki ya ötekiler, petrol kuyularının başında dolar sayanlar! Bombalarla vurulan Şifa Hastanesi'nin küvözdeki bebekleri sizden daha cesur, sizden daha metin... Ümmet bugün kıyama kalkmayacak da ne zaman kalkacak ey ahali? "Yazık bize, dediler, biz azgınlarmışız!" (Kalem, 2/31) Veyl olsun size!
Öz yurtlarında garip, öz yurtlarında parya olan Filistin halkı 75 seneden beri adeta bir esir kampı hayatı yaşamaktadır. Filistin topraklarında megaloman siyonist devlet terörü sistematik bir biçimde sürdürülüyor. Müslümanların kutsallarına açıkça meydan okunuyor. En sonunda bütün kötülükler meşrulaştırılıyor. Zihinler kötürümleştiriliyor. Sosyal medyada dolaşan motto bizi ne de güzel anlatıyor. "Kusura bakma Filistin, biz de işgal altındayız."
Herkesin bir hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı vardır. Gerçek hesap o hesaptır işte. Kimden kime kaçıyoruz? Söz konusu İslâmsa ötesi teferruattır. Bu da gösteriyor ki Nizâr Kabbânî'nin deyişiyle "Biz ruhsuz hesap insanları, toplama, çıkarma insanlarıyız." Gelinen noktada Arnold Toynbee'nin İslâm’ı uyuyan bir deve benzetmesi ne kadar da anlamlı. Çok şükür ki içimizi rahatlatan “Uğrumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphesiz ki Allah muhsinlerle beraberdir.” (Ankebut, 69) ayeti var. Temennimiz odur ki Gazze şehitleri yaşayan ölüleri diriltmeye vesile olacaktır. Böylece Kudüs de kurtulacaktır, Kudüs kurtulduğunda doğudan batıya, kuzeyden güneye bütün insanlık kurtulacaktır.