Her yıl sezon başlamadan önce turizm ile ilgili bolca açıklamalar yapılır. Sezona şöyle hazırız, böyle yapacağız, öyle olmayı hedefliyoruz diye bol keseden kelimeler sarf edilir.

İlgili odalardan, sivil toplum örgütlerinden çarşaf çarşaf açıklamalar basına servis edilir. Bu yıl da öyle oldu. Otellerin en ferah en geniş toplantı salonlarında yapılan toplantılarda yine aynı açıklamalar yapıldı hedefler belirlendi.

Sezonun ortasına geldiğimiz şu günlerde baktığımızda ise beklenen turizm hareketliliğini maalesef bu yıl yaşayamadık. Eylüle bir şey kalmadı bundan sonra da kimse fazla bir hareketlilik yaşarız demesin bence.

Yıllardır yetkili ağızlardan yapılan o açıklamaların faydalarının görüldüğü pek söylenemez. Caddelerde eski hareketlilik yok. Turistik tesisler sinek avlıyor. Esnaf dört gözle müşteri bekliyor ama nafile. O eski heyecan da kalmadı.

Bu duruma en başta ekonomik kriz neden olsa da esas krizi fırsatçılık peşinde koşan esnaflar yapıyor. Şu üç aylık dönemde ne vurursak ne kopartırsak kârdır düşüncesiyle yapılan ticaret de bir yere kadar.

Gelinen noktada artık boş kalan otellerin iflas etme eşiğine geldiğini hatta bazılarının kapandığını da duymaktayız. Yıllarca yapılan uyarıları kimse duymadı ve görmedi.

Sadece bu yıl değil, geçen yıllarda da fahiş fiyat uygulaması vardı. Ne zabıta ne Ticaret Bakanlığı yetkilileri gereken önlemleri maalesef yeterince almadı, alamadı. Siyasi baskı mı dersiniz serbest piyasamı ne derseniz deyin artık.

Turizm bölgemizden yavaş yavaş kaymaya başladı. Esasen bu sorun sadece bizde değil. Güneyde ve Ege sahillerindeki tatil beldeleri de bu durumdan nasibini aldı. Bu yıl Yunanistan ile yapılan vizesiz seyahat uygulaması iyi mi yoksa kötü mü oldu tartışılır.

Uzungöl’de geçen yıla oranla işlerin düştüğü hasılatın azaldığı söyleniyor. Fakat işi düzgün olanın fiyat istikrarı ve uygun olanın daima iş yaptığını da biliyorum. Uzungöl’de Karester mevkiinde sürekli gittiğim “Galo Omad” adında otantik işletme sahibine işlerin nasıl olduğunu sorunca hemen mekânın doluluk kapasitesini fotoğrafladı bana.

Fiyat etiketinin masalara konmasının zorunlu olduğu karardan önce, fiyatının masalarında kuruluştan beri olduğu o işletme, yıllardır aynı istikrarla aynı anlayışla her zaman dolu. Uzungöl’de ve bölgede bu tür düzgün fiyat istikrarıyla çalışan işletmeler olsa da yapılan denetimlerin yetersizliğinden istifade eden anlık düşünen esnaflar da çok maalesef.

Sözün özü; ekonomik kriz de bahane edilerek elimizdeki altın yumurtlayan tavuğu kendi ellerimizle kestik. Enflasyon düşse de bu günleri yerli ve yabancı turist unutmaz. İşi düzgün, sözü düzgün ve özü düzgün olan ise daima kazanır.

Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Gazze’de de soykırım var, unutma, unutturma! Sağlıcakla kalın.