Yılın ilk günü yarın. Yeni yılın her istediğinizin gerçekleştiği bir yıl olmasını dilerim.
Umutların tükenmediği, çocukların ölmediği, savaşların bittiği, tüm dünyanın huzur ve barış içerisinde yaşamasını temenni ediyorum.
İnsan haklarına saygılı, kadın cinayetlerinin işlenmediği, tüm canlılara özellikle patili dostlarımıza sevgiyle yaklaştığımız sıcak yuvalarına kavuşmaları diliyorum.
2024 yılının son gününde değerli bir dostumdan gelen mesajla çok duygulandım.
Beni 40 yıl geriye götürdü.
Onun için bugünkü yazımı yani yeni yılın ilk makalesine kendime ve değerli dostlarıma ayırmak istedim.
Henüz bıyığı bitmemiş bir delikanlı iken Liseye yazılmıştım.
Köyümüzde lise olmadığından kaydımı Çaykara merkezde bulunan İnönü Lisesi’ne yapmışlardı.
Aslında Çaykara Ticaret Lisesi’ne kaydolmak için gitmiştim ama velim olan amcamın oğlu İsmail Hakkı abimle meğer Ticaret Lisesi diye gittiğimiz okul Çaykara İnönü Lisesiymiş.
Klasik lise yani Ticaret Lisesi’nden daha zormuş.
Her şeyin hayırlısı yapacağımız bir şey yok artık.
Kaydolmuşuz bir kere
Köyden ilçeye öğrenci servisiyle gider gelirdik,
İkinci sınıfta üç arkadaş güya ev tutmuştuk.
Hopşera pazarı denilen yerde, merdiven genişliği 50 santim, altından Solaklı deresi geçen, düştün mü Allah muhafaza bir daha Of’ta denizde ya bulunurdun ya kaybolurdun.
Ekonomik olsun diye tek odalı yerde üç kişi kalıyorduk
Amcaoğlu Adnan ve sütkardeşim Orhan
Gece horlamasından tutun da uyur gezene, uykuda konuşana kadar hepimizde bir özellik vardı.
Öğrenci evi işte piknik tüpünde kaynat hazır çorbayı en çok da domates çorbasını severdik ve pişir makarnayı üç öğün ye babam ye.
Para, pul ne gezer
Köyden annemizin verdikleri erzakla geçinirdik,
Patates, turşu, fasulye, tereyağı, peynir, ısınmak için birer çuval da odun
Navlun vermeyelim diye Pazar günleri yayan yola girerdik Taşkıran’dan Çaykara’ya 10 kilometrelik yolu yürüme inerdik, ellerimizde çantalarla
Sahi çok çektik ya
Öğrencisin işte her zaman paraya ihtiyacın var
Eeee 8 kardeş kıt kanaat geçinirdik.
Kiraladığımız tek odalı evimiz Çaykara girişindeki köprünün başında küçük bir lokanta vardı.
Ali Çevik amcanın
Oğulları İdris ve Kemal orada çalıştırırlardı
Ali amca tam bir fakir babası, öğrenci dostuydu, İdris ve Kemal de aynı.
Bir tabak çorba ile bir hatta bir buçuk ekmek yerdik kişi başına,
Sürekli görürlerdi hiç seslerini çıkarmazdı,
Hep taşırlardı bize, bir çorba parasıyla dünyanın ekmeğini yerdik
Bandır at ağzına, bandır ye
Çok yemeklerini yedik Allah onlardan razı olsun.
Allah Ali Çevik amcayı nurlar içerisinde yatırsın inşallah.
İşte bize o ekmek taşıyan çocuklardan biri İdris Çevik’ti
Dünkü mesajı da ondan aldığım için 40 yıl geriye gittim.
O günleri yâd ettim.
İdris Çevik Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Genel Sekreterliği görevini yürüttü.
Tam 35 yıl
Ve bana attığı şu mesajı hem yarım asır geriye getirdi hem de çok duygulandırdı.
“Çok Değerli Dostum
1989 yılından itibaren 35 yıldır görev yaptığım ve ihracatçıya hizmet vermekten onur duyduğum, 25 yıldır bilfiil Genel Sekreterlik görevini yürüttüğüm Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliğinden kendi isteğimle 31.12.2024 tarihi itibariyle emekli olarak ayrılmış bulunmaktayım.
Emekli olarak görevden ayrılmamda Birlik Yönetim Kurulu ile hak ve hukuka dayalı ilkeli Yönetim anlayışımın uyuşmaması etken olmuştur.
35 Yıllık görev süremde siz çok değerli basın mensuplarının ve camianızın çok büyük desteklerini gördüm. Bu vesile ile Siz değerli Bölgenin Beyefendi ve duayen Basın mensubuna sonsuz teşekkürlerimi sunarak, arz-ı veda ediyorum.”
İmza
İdris ÇEVİK
Evet, aslında İdris Çevik’in emekliliği arz-ı vedasının sebebi mesajın içerisinde saklıdır.
Daha fazla söze gerek yok sanırım.
Sevdiklerinde sonsuzluğa kadar mutlu ve huzurlu içerisinde yaşa sevgili dostum.