Şampiyonlukla taçlanan bir sezonun ardından büyük hayallerle başlayan yeni sezonda Şampiyonlar Ligi'ne Play-Off seviyesinde veda edilmesi, marka değeri olarak, market değeri olarak asla mukayese edilemeyecek rakiplerle yarıştığı UEFA Avrupa Ligi'ne de grup seviyesinde veda edilmesi taraftarın sezona mutsuz başlamasına neden oldu.
“Zaten Avrupa’da başarı imkansızdı” diyerek teselli arayan camianın elinde Avrupa'nın en alt klasman yarışması Konferans Ligi ve Süper Lig diye adlandırdığımız adından başka hiçbir süper tarafı olmayan yerel ligden başka bir şey kalmadı.
İstanbul Olimpiyat Stadı’nda oynanan Süper Kupa finalinde elde edilen bol gollü Sivasspor galibiyeti ve kaldırılan kupa camiayı biraz soluklandırsa da istikrarsız oyun ligde de devam etti. İnişli çıkışlı oyuncu performanslarına, sakatlıklar, bir türlü oturtulamayan oyun sistemi eklenince 3 ay önce 8 puan farkla şampiyonluk turu atan takım tanınmaz bir hale geldi.
Gelene, gidene sahayı dar eden takım yerini bir hafta 3 atıp diğer hafta 4 yiyen bir takıma bıraktı.
Tabii ki büyük Trabzonspor camiası alışık olmadıkları bu gidişata tepki gösterdi. Taraftarın bir kısmı Avcı’nın devam etmesini isterken bir diğer kısmı ise “Ayrılık da sevdaya dahil” olmuyorsa gitsin demeyi tercih etti.
Peki gerçekte sorun ne? Avcı’nın dediği gibi oyuncu bazlı bir sorun mu var yoksa oynatıcıda mı arıza!.
Önce Avcı neler demiş ona bakalım;
İlk olarak Avrupa kupası maçları, lig maçları derken yoğun bir takvimden geçen Trabzonspor'un inişli çıkışlı formu için “Kasım’ı bekleyin” demişti.
Sonrasında Milli arada Kasımpaşa ile oynanan hazırlık maçı sonrasında “Ben oyuncu beklemeyeceğim, Oyuncu performansını arttıracak. Burası Trabzonspor eğer bunu yapamıyorsa, altyapıdan oyuncu oynatırım” demişti.
Son olarak da Alanyaspor maçı sonrası “Ekip olarak birçok şeyi deniyoruz. Geçici bir durum gibi durmuyor.” diyerek çözemediği bir probleme işaret etti.
Bunları alt alta koyup topladığımızda görüyoruz ki hocanın oyuncu performanslarından bir rahatsızlığı var. Bir grup oyuncunun Kasım’a kadar performansını yükselteceğini düşünmüş, planlamış ama hocanın planı tutmamış. Oyuncu performansını yükseltemediği gibi “Ekip olarak birçok şeyi deniyoruz buna rağmen geçici bir durum gibi durmuyor” diyerek sorunu çözmekte zorlandığını da beyan etmiştir.
Peki gerçekte sorun ne ve çözmek için ne yapılmalı!
En büyük sorun kadro mühendisliğinin kötü yapılması bana göre. Bazı bölgelerde oyuncu fazlası görülürken bazı bölgelerde ise sakat oyuncunun yerini dolduracak adam bile yok. Visca’nın sakatlığında sol açıktan ya da merkez oyuncusundan oyuncu devşirilmesi bunun en önemli kanıtı. Stoper mevkisi için orta saha tercih edilmesinden bahsetmiyorum bile..
Bir diğer sorun da Abdullah hocanın zaten sığ olan teknik ekibinin Egemen’in gidişiyle iyice derinliğini kaybetmesi. Hem fikir üretme noktasında, hem rakip analizi noktasında, hem oyuncuları çalıştırma ve eğitme noktasında teknik ekibin yetersiz kalması.
Sonuç olarak bu yıkımın sorumlusu delegenin mazbatayı teslim ettiği (iyi ki de ettiği) şampiyon yönetim kurulu ve yönetim kurulunun inanıp takımın başına getirdiği, bir sezon önce de bu güveni haklı çıkarıp şampiyon yapan hocanın bizatihi kendisidir..
Velhasıl doğru teşhis tedavinin yarısıdır. Suçlu aramak yerine suçu kendilerinde arayarak sorunu birlikte çözebilirler.
Hayden kol kola