Ramak kaldı, yeni yıla giriyoruz. Başlanmamış bir 2024 yılı takvimi var. El değmemiş, acı/ sıkıntı görmemiş çok körpe, çok temiz. Geçen yıl bu günleri hatırlıyorum da ne çok umutlu ne çok iyi niyet temennisi ile doluyduk.

Kendimiz, eşimiz- dostumuz, ülkemiz ve tüm dünyayı kapsayan, dileklerimiz, dualarımız vardı.

Henüz girmiştik ki yeni yıla; korkunç bir depremle derinden sarsıldık!

Binlerce insanımızı kaybettik. Tedavi bekleyen binlerce yaralımız oldu.

Evleri, düzenleri olan insanlarımız mecburen çadırlarda yaşıyor.

Yerle bir olmuş ruh haliyle, hayata tutunmaya çalışıyor.

***

Savaşlar da cabası…

Rusya- Ukrayna savaşı  2023 yılında da devam etti.

‘Savaş ne kötü bir şey’ derken İsrail,  Hamas  devreye girdi.

Çatışmalar, Filistin  soykırımına dönüştü.

Bunlar yetmiyormuş gibi  şehit haberleri birbiri ardınca geldi.

Acıyı iliklerimize kadar hissettik!

‘Ben oğlumu kuru ekmekle büyüttüm’ diyen şehit analarının  sözleri, bu acıyı  katmer katmer artırdı. 

Türk bayrağının yine kerpiçten bozma evlere asılıyor olduğunu gördük!

Canımız yandı, yanmaya da devam ediyor!

***

Sırada, asgari ücretin açıklanması vardı. Nihayet o da belli oldu.

Vatandaş kendini,  bir asgari ücrete  bir de yiyecek etiketlerine bakıyorken buldu.

Kira ve diğer giderler cabası…

Yeni yıl gelmese mi acaba!

***

Televizyon programları,  her yıl olduğu gibi  geçmiş senenin, değerlendirmesini yapıyor.

Astrologlara da danışılıyor.

2024’te hangi burçları neler bekliyor!

Ülkemiz ve dünya hangi olaylara gebe?

Bir bir anlatılıyor.

Uzun yaşam reçeteleri veren bir doktor, yılbaşında beslenme tavsiyelerinde bulunuyor.

Oteller ve eğlence mekanları, duyurularını günler öncesinden yapıyor.

Dışarı  çıkamayacak olanların gözü televizyonda.

Her akşama bir dizi düşüyor.

Neredeyse tüm diziler yalılarda çekiliyor.

Yoksul evlerde yaşananlar  göz ardı ediliyor.

Gösterilen ile gerçek arasındaki makas  gittikçe açılıyor!

‘Yılbaşı ağacı süslemek  günah mı tartışması’  bu yıl da sürüyor!

‘Ağaç süslemek, bir Türk geleneğidir’ iddiası tartışmayı alevlendiriyor.

Her Noel, ağaç süsleyip Noel Babayı bekleyenler bu yıl ayet de okuyor. 

Kulaklarımız, bilmediğimiz  ağızlardan  Kur’an sesleri duyuyor.

Öte yandan  hiç beklemediğimiz birinden Ömer Hayyam  rubaisi geliyor.

“Damla ağladı niçin uzak diye deniz

Deniz güldü:  uzak değiliz birlikteyiz.

Huda Yaradan demektir cüda ayrılık

Tek harf farkı ile Tanrıdan ayrı düştük biz!” diyen kişi Putin’in ta kendisi!

Meğer, Rusya Devlet Başkanı  Vladimir Putin, sıkı bir  Ömer Hayyam hayranı.

Yani tasavvufa, İslam tasavvufuna ilgi duyuyor.

Aslında hepimiz biriz ve aynı kaynağa aitiz diyor.

İnsan, bu durumdan barışa dair, umut devşirmeyi hayal ediyor.

İşte böyle bir atmosferde, yeni yıl perdenin ardından burnunu gösteriyor!

Buyur etmeye korkuyor muyuz?

Evet!

Fakat korkunun ecele faydası yok!

Herkes elini taşa doğru uzatsın lütfen!

Yoksa iyiliğe; barışa, huzura dair temennilerimiz,  beklentiden öteye geçemiyor.