Bundan tam 56 yıl önce 2 Ağustos 1967 yılında irili ufaklı Trabzon takımları birleşti ve bugün Karadeniz Fırtınası namıyla bilinen Futbolda Anadolu devrimini yaratan Trabzonspor doğdu.

Futbolda İstanbul hegemonyasına son veren, şampiyonluk kupasını istanbul dışına çıkaran, paraya karşı emeğin mücadelesi mottosuyla nam salan Fırtına işte tam bugün doğdu.

Kendi arasında şampiyonlukları paylaşmaya alışmış İstanbul takımlarının kurulu düzenini bozdu ve Kazım Koyuncu gibi, Musa Eroğlu gibi milyonlarca müesses nizama muhalif insanı kendine aşık etti.

Avni Aker cehennemi söylemini Türk futbol literatürüne soktu ve Liverpool gibi, Barselona gibi dünyanın en büyük kulüplerini dize getirdi.

Bize bu kutsal emaneti bırakan Dozer Cemil, Kadir Özcan, Ahmet Suat Özyazıcı, Özkan Sümer, Mehmet Ali Yılmaz ve daha adı aklıma gelmeyen onlarca kahramanı rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum.

İyi ki vardılar diyerek geçelim gecenin müsabakasına!

İlk müsabakanın 2 farkla kazanılmasına rağmen rakibe verilen onlarca pozisyon, Fenerbahçe’nin iki gün önce market değerinin onda biri değerinde bir takıma karşı düştüğü zor durumlar , Avrupa futbolu ile Türk futbolu arasında ne denli büyük bir uçurum olduğunu tüm futbol severlere gösterdi diye düşünüyorum.

Yalnız kalite farkından kastım oyuncu kalitesi değil fizik kalite ve oyun temposu olduğunu söylemeliyim.

Slovak liginde liglerin başlamış olması, rakibin bize nazaran daha hazır olması, SAviç gibi, Okay gibi birçok yeni ismin UEFA listesine yazılamamaş olması vs.. gibi maç önü birtakım olumsuzluklar  olduğunu da söylemeliyiz..

Müsabakanın Trabzonspor’un kuruluş tarihinin sene-i devriyesine denk gelmesi de ayrı bir rastlantı. 1 Ağustos itibariyle Trabzonda gerçekleştirilen kuruluş etkinliklerine şehir dışından birçok Trabzonspor severin iştirakının tribünlere de yansıyacağı, maçın şölen havasında geçeceği maç öncesi düşüncemdi, öyle de oldu zaten.

Abdullah Avcı sağ bek transferimiz Malherio’nun formasını almasıyla birlikte Ozan Tufan’ı merkeze çekmiş, Lundstram ile taptaze bir orta saha inşa etmiş. Önlerine de ilk maçın yıldızı Cihan Çanak’ı monte etmiş.

Trabzonspor’un maça çok daha etkili, çok daha istekli başladığının altını çizmeliyim. Visca’nın taşıdığı toplarda ilk maçta olduğu gibi Trezequet ön direk koşularıyla gol aradığına şahit olduk. İlk 30 dakikanın mutlak hakiminin Trabzonspor olduğunu da ekleyelim.

İlk yarının son çeyreğinde rakibin de oyuna ortak olduğunu, hatta daha net pozisyona giren tarafın misafir ekip olduğunu, özellikle bir pozisyonda Uğurcan’ın net bir golü çıkardığını söylemeliyim.

İkinci yarıya da gol kaçırarak başladık. Draguş’un karşı karşıya pozisyonda dışarı attığı top bu da kaçmaz dedirten cinstendi. Bu pozisyon golün habercisiydi sanki. 10 dakika geçmeden Cihan Çanak’ın kilit pasında topla buluşan Visca topu Draguş ile buluşturdu, Draguş da fileleri buldu (1-0).

Golden sonra Uğurcan iki net pozisyonu çıkarmayı başardı. Dakikaların birer ikişer tükenmesiyle turu garantileyen Trabzonspor tempoyu düşürdü. Oyunun son bölümü düşük tempoda bir pas oyununa sahne  oldu.

Turu geçmek önemliydi, iki maçta da kazanarak ülke puanına katkı vermek önemliydi ama en önemlisi Fırtına’nın doğum gününde taraftara galibiyet hediye etmekti.

Tebrikler çocuklar