Kısa sürede otuz beş milyon kişi tarafından izleniyor. Üzerine paneller düzenleniyor. Sokak panolarında olması bir yana market raflarında da yerini alıyor. Filmin adını, başrolün resmini taşıyan sabun ve pamuklar artık satışta! Şaka gibi geliyor ama değil. Ülkemizde Gassal rüzgarı esiyor!
Renkli bir ülkeyiz vesselam!
Öyle ya!
Dilber dansı için kurslar açmışlığımız var!
Dubai çikolatası yemek ve yapmak için birbirimizle yarışmışlığımız da…
Bu kez bir gassal hikayesi var gündemimizde!
Ahmet Kural, iyi bir oyuncu!
Başarılı bir reklam desteği de var!
Bu iş, pamuk ve sabunla sınırlı kalmaz, söyleyeyim!
***
Filmin, bambaşka bir etkisi daha var ki esas onu konuşmak isterim.
Hem de kilometrelerce öteyi vuran bir etki.
Taa Doğu Türkistan’a uzanan!
Müslüman Uygur Türk’lerinin ta kalbine!..
Onlar, ciğerlerine işleyen derin bir keder yaşıyorlar!
Ölünce onları yıkayacak, bir gassalleri yok!
Yok, çünkü yasak!
Ölen Müslüman Uygur Türk’lerinin, İslami usullere göre yıkanması yasak!
Düşünsenize cenazelerini ne yıkayabiliyorlar ne de İslami usullere göre kefenleyebiliyorlar!
Öylece toprağa veriyorlar!
Vermek zorunda kalıyorlar!!!
Camiye gitmek yasak!
Oruç tutmak yasak!
Tesettür yasak!
Cenaze yıkamak yasak!
Uygur Türkleri, bu zulmü kendi topraklarında yaşıyor üstelik!
‘Öz yurdunda garip, öz vatanında paryalar!’
İşte bizim ülkemizde yayınlanan Gassal filmi oradaki bu zulmü bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor.
Onların kederini derinleştiriyor!
Oysa, istedikleri tek şey görülmek, sahip çıkılmak!
Bu korkunç durumun değişmesi için destek!
Çok şey mi istiyorlar Allahaşkına!