Tarihte öyle kahramanlar vardır ki adları sanları pek bilinmese de yaptıklarıyla iz bırakırlar. İşte bu kahramanlardan biri de Çerkes Hasan’dır.

Ölümü göze alıp inandığı değerler uğruna hayatını feda etmekten çekinmeyen Çerkes Hasan’ın hayatının dönüm noktası, ablası Neşerek Kadın Efendi’nin dönemin padişahı Sultan Abdülaziz ile evlenmesidir. Böylece Hasan, Sultan’ın kayınbiraderi olmuştur.

Şehzade Yusuf İzzettin Efendi’nin de yaverliğini yapan Çerkes Hasan, saraya da yakın olduğundan o günlerde yaşanan entrikaları sezinleyebiliyordu.

O dönemde entrika denince akla Hüseyin Avni Paşa ve Mithat Paşa’lar gelmektedir. Zira bu ikili, kurdukları darbe planı ile Sultan Abdülaziz’i tahttan indirip yerine V. Murat’ı geçirmek için hazırlıklar yapıyorlardı.

Darbeciler anayasayı ilan etme konusunda anlaştıkları V. Murat’ı bu şekilde ani bir baskınla tahta çıkaracaklardı.

Her şeyi planladıkları sanan darbeciler söz konusu girişimin duyulduğu korkusuyla darbe tarihini birkaç gün öne aldılar. Fakat müstakbel padişah Murat, bundan habersiz şekilde darbenin yine eski tarihinde yapılacağını sandığından gece odasına gelenlere kapıları açmamış, öldürüleceği korkusuyla dışarı çıkmayı reddetmiştir.

Bu sırada aynı gece Sultan Aziz, tahtan indirilerek Topkapı Sarayı’nda III. Selim’in odasına kapatılmıştır. (Nizam-ı Cedit reformlarını yapmak isterken öldürülen padişah) Bu aslında kendisine verilen çok açık bir mesajdı.

“Benim varlığım fitne sebebidir” diyerek başına gelecekleri adeta hisseden devrik padişah, Annesi Pertevniyal Valide Sultan’a defalarca kendisinin öldürüleceğini ifade etmişti.

Bu sırada Feriye Sarayı’na nakledilen Aziz, bir gece cinayet timleri tarafından odasında bilekleri kesilerek öldürülmüştür.

Yaralı bir halde, çırpınarak herkesin gözü önünde can veren Sultan Aziz’in tedavisi için bir doktor dahi çağırılmamıştır.

Neticede Sultan Aziz, öldürülmüş ve olaya intihar süsü verilmişti. Polis, soruşturmayı derinleştirmemiş, cinayetin üstü kapatılmıştı.

Oysa İstanbul’da hemen herkes Sultan Aziz’in katillerinin kimler olduğunu biliyordu. Kulaktan kulağa darbecilerin cinayeti nasıl planladıkları konuşuluyordu.

İşte tam da bu noktada Sultan Aziz’in hunharca katledilmesine dayanamayan Çerkes Hasan, olaya dahil olmuştur.

Hasan, polis soruşturmasının da kapatıldığını görünce suçluları kendisi cezalandırmaya karar verdi. Bu arada Hasan’ın ruh halini iyice bozan bir gelişme yaşanmış ve ablası Neşerek Kadın Efendi hayatını kaybetmişti.

Darbeciler, Çerkes Hasan’ın kendilerinden intikam alacağını anlamışlardı. Bu nedenle kendisini uydurma gerekçelerle başkent dışına sürmeye kalkmışlardı.

Artık kararını veren ve beline silahını takarak evinden çıkan Çerkes Hasan, 15 Haziran 1876 günü Mithat Paşa'nın konağına giderek hükümet toplantısını bastı.

İlk anda Hüseyin Avni Paşa’yı alnının ortasından vuran Çerkes Hasan, Bahriye Nazırını da yaraladı. Hemen ardından Hariciye Nazırı Raşid Paşa'yı da öldüren Hasan, odadaki askerler tarafından derdest edildi.

Çerkes Hasan, tutuklanıp götürülürken kendisine hakaret eden Bahriye Kolağasını da cebine sakladığı tabancasını çıkararak öldürdü. Çerkes Hasan, yapılan yargılamaların ardından Beyazıd Meydanı’nda idam edildi.

Haksızlığa susamayan ve sonraları adeta bir halk kahramanı olarak görülmeye başlanan Çerkes Hasan’ın mezar taşına yazılanlar aslında O’nun kahramanlığının da bir özetidir: “Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Beyin oğlu olup, Harb Okulunu bitirip, kıdemli yüzbaşı rütbesindeyken genç yaşında velînîmeti uğrunda fedâ-yı cân eden Çerkes Hasan Beyin kabridir”