Kelime anlamı olarak gurbet, doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer manasına gelmektedir. Gurbetçi ise gurbete çıkan, geçimini gurbette kazanan kimse anlamı taşımaktadır. Gerçekten de çoğu zaman insanlar farklı sebeplerden dolayı doğup büyüdükleri yerleri terk etmek zorunda kalmışlardır.

Gurbetçiliğin en yoğun yaşandığı yerlerden biri de Trabzon olmuş, gurbetçilik Trabzonluların adeta kaderi haline gelmiştir. Zira Trabzon’un, arazisinin dar ve engebeli olması ve bu sebeple tarımsal üretimin kısıtlı kalması, yerleşik bir istihdam sahasının ve sanayisinin bulunmaması nedeniyle burada yaşayan insanlar başka bölgelere göç etmek zorunda kalmıştır.

XIX. yüzyılın sonlarında Trabzon ve Rize sancaklarından her yıl ortalama 10.000 erkek, arazi sıkıntısı ve iş sahalarının kısıtlı olması nedeniyle, Batum, Sohum, Tiflis, Odesa, Kerç ve Kalas gibi şehirlere giderek para kazanmaya çalışırlardı.

İstanbul gibi yerlere kayıkçılık ve hamallık yapmak üzere gidenlerin yanı sıra, gurbetçiliğin en fazla yapıldığı memleket Rusya idi. Gerçekten de Trabzonlular I. Dünya Savaşı’ndan önce, geçimlerini sağlamak amacıyla Rusya’ya gidip orada pastacılık, fırıncılık ve garsonluk gibi işler yapar ve kesesi dolu bir şekilde şehre dönerlerdi. Kazanılan para kış boyunca tüketilir ve ertesi sene tekrar gurbete çıkılırdı.

Trabzonlular için Rusya’ya gidip çalışmak oldukça kârlı bir işti. Zira savaş öncesi Trabzon Vilayetinde erkek nüfusun yaklaşık % 40’ı Rusya’ya giderek orada sermaye birikimi yapardı. Fakat I. Dünya Savaşı ve Bolşevik İhtilali bu işçi hareketliliğine son verdi.

Cumhuriyetin ilk yıllarına gelindiğinde göç veren iller arasında en fazla adı anılan şehirlerden biri Trabzon’du. Bu dönemde ekonomik canlılığını kaybeden ve büyük sanayi tesisleri bulunmayan Trabzon’da bir kısım halk, bilhassa Marmara havzasına göç etmek zorunda kaldı. 1945 nüfus sayımının ardından bu konuyu ele alan bir yazar şu ifadeleri kullanmıştır:

Türkiye’de fazla seyahat edenler hemen hemen her uğradıkları şehirde, her büyük kasabada bir miktar Trabzonlu görmüşlerdir. Bilhassa Adapazarı, Düzce, Hendek, Zonguldak ve Samsun havalilerinde bu çoktur.”

Ülke içinde göç edenler dışında, ayrıca Avrupa’ya gitmek durumunda olanlar da vardır. Zira Trabzonlular, 1960’larda başlayan yurt dışı işgücü anlaşmaları çerçevesinde Almanya, Hollanda ve Belçika gibi Avrupa şehirlerine giderek buraları mesken tutmak zorunda kalmışlardır.

Trabzonluların gurbete çıkma nedenleri çoğu kez ekonomik sebeplerden ötürü olsa da zaman zaman yaşanan siyasi gelişmeler gurbete çıkmayı zorunlu hale getirmiştir. Mesela Rus işgali öncesinde kentte bulunan Müslüman ahali şehri terk ederek muhacirliğe çıkmış, bunların bir kısmı bir daha hiç geriye dönememiş, bir kısmı ise Marmara ve İç Anadolu Bölgesine yerleşmek zorunda kalmışlardır.

Gurbetçiliğin bir diğer nedeni ise doğal afetler ve arazi darlığıdır. Mesela 1929 Of ve Sürmene sel felaketinin ardından devlet eliyle tahliyeler yapılmış, bölge ahalisi Van, Samsun, gibi yerlere yerleştirilmiştir. Yine arazi darlığı nedeniyle birçok Trabzonlu aile Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde iskâna tabi tutulmuştur.

Trabzon’da gurbetçiliğin bu kadar yaygın bir şekilde yaşanması, “hangi coğrafyaya gitsen bir Trabzonluya rastlarsın” sözünün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Trabzonlular, gittikleri yerlerde kimliklerini muhafaza ederek bir ölçüde her yeri memleketleri olarak görmeye başlamışlar ve “Bize Her Yer Trabzon” sloganını geliştirmişlerdir.