Şu sıralar yer bordo gök maviye boyanmış. Her yerde kemençe sesi, her yerde 38 yıllık hasretin çığlık çığlığa yankısı...

Reis Abdullah Avcı tayfalarına çoktaaan “Yelkenler fora” komutunu vermiş bile. Onlar da harala gürele işe koyulup verilen komutu yerine getirme telaşına düşmüşler. 1995-96, 2010-11 ve 2019-2020 sezonlarında sahada alnının akıyla kazandığı şampiyonluğu masa başı oyunlarıyla üç kez çalınan Trabzonspor, Avcı komutasında bu sezon kararlı ve inançlı. O inanç takımı zirvede tek başına bıraktı. Ama sütten ağzı yanınca yoğurdu üfleyerek yiyen bordo mavili takım futbolun gözüne gözüne vuruyor. Bu sezon şampiyonluğu kimse çalamayacak. Yönetim inanmış, şehir inanmış. Dümenin başında yer alan başta kaptan Uğurcan olmak üzere takım arkadaşları, teknik heyet inanmış. Ağaoğlu ve beyin takımı gerek sahada gerekse saha dışında her yönden gözleme dayalı çalışmalarını canhıraş biçimde sürdürüyor. Bu konuda menzil aynı, hedef ortak, imece usulü, kolektif bir çalışma söz konusu... Trabzonspor bu haftaki Konya maçını da aldığı takdirde artık zirvede otağ kurmuş olacak. Abdullah Avcı'nın taraftarlarla kader birliği için yaptığı çağrılar şu ana kadar sonuçsuz kalmadı. Onlar da takımlarına olan inançlarını gösterdiler, gösteriyorlar. Bu sezon yönetim bazında da "adanmışlık" ilkesiyle hareket ediliyor. Gerek başkan Ahmet Ağaoğlu gerekse asbaşkan Ertuğrul Doğan ve yönetim kademesindeki diğer idareciler sinerji çarkını en işler hale getirip şampiyonluk yolunda takıma öncülük yapıyorlar. En ufak çatlak ses sağda solda yankı bulmadan kulüpte buhar oluyor. Camiada herkes aynı duyguyu hissediyor, aynı özlemle yanıp tutuşuyor. Ve biliyorlar ki bu özlem ama sezon sonunda ama daha erken bir vakitte sona erecek.

DOĞAN’IN ÖZÜNDEKİ GERÇEK

Thoreau'ya göre "İyilik, hiçbir zaman boşa gitmeyen bir yatırımdır." Trabzonspor Asbaşkanı Ertuğrul Doğan da yatırımı seven bir kişi. Yardımsever, kadirşinas, cömert, ileri görüşlü, kalender bir kişiliğe sahip olan Doğan'la ilgili içeriğinde "iyilik", "minnet" ve "vefa" duygularını barındıran bir röportaj okudum. "Bir gazete röportajımda 'Stadyumdaki bilboardlarımızı dolduramadık' demecimi okuyunca telefona sarılıp; 'Oltan&Köleoğlu Enerji olarak bizi yaz' diyen koca yürekli adam Trabzonspor Asbaşkanı Ertuğrul Doğan; seni sadece Ofspor değil, tüm Trabzon şehri adına yürekten kutluyor ve sana teşekkür ediyorum.

Allah büyük gönlüne göre versin." Evet, bu satırlara yer veren Trabzon'un güzide kulüplerinden Ofspor'un başarılı, özverili başkanı Olcay Saral; minnet duyulan ve övülen kişi ise "ağabey" konumundaki Trabzonspor'un yakın bir tarihte asbaşkanlık payesiyle taltif edilen yöneticisi Ertuğrul Doğan. Başkan Ahmet Ağaoğlu'nun sağ kolu konumundaki Ertuğrul Doğan, "tümevarım" düşüncesiyle akıl yürüten, Trabzon futbolunun paydaşlarına bütünsel yaklaşımla eğilen, bu bağlamda hareket eden, bu sayede popülaritesini artıran bir yönetici. Doğan'ın bu tarz yaklaşımı Trabzonspor'un başarısındaki faktörlerden biri. Maslow'un "İhtiyaçlar Hiyerarşisi"ndeki 5 kategoriyi de bütünsel bir açıdan tamamlayan Doğan özellikle "kendini gerçekleştirme" kısmına bire bir uyuyor. Bu kategori, insanın özünde var olan potansiyeli açığa çıkarması ve bu potansiyelini en mükemmel şekilde kullanabilmesi olarak ifade ediliyor. Doğan böyle hareket ettikçe, nerede, hangi kulüpte olursa olsun başarılı olur. Yaptığı iyilikler de kendisine "yatırım aracı" olarak geri döner. Özellikle son süreçte futbol dünyasının İbişlere değil özünde "insanlık" olan böyle yöneticilere ihtiyacı var.

TRABZONSPOR’UN TFF’DEKİ ELİ

Mustafa Hacıkerimoğlu… Hani Oflular için amiyane tabirle “Allah’a bağlı” derler ya, o da öyle… Sözünün eri, adil, sağduyulu, vatan sevdalısı bir insan… Nihat Özdemir’in başkanlığını yaptığı Türkiye Futbol Federasyonu’nda ülkedeki her türlü futbol faaliyetini yürütmek, düzenlemek ve denetlemek, futbolun gelişmesini ve yurt sathına yayılmasını sağlamakla görevli bir yönetici. Trabzonspor’un TFF’deki tek savunucusu. Oflu Hacıkerimoğlu deyim yerindeyse bir koltuğa on karpuz sığdırabilen bir iş adamı.

Turizmden enerji sektörüne, otomotivden inşaat sektörüne kadar çok yönlü bir insan olan Hacıkerimoğlu, kafasını giyotine koymaktan çekinmeyen bir kimliğe sahip. Futbol dünyasının paydaşlarından biri olan Hacıkerimoğlu, Trabzonspor’un her sorununda Hızır gibi yetişiyor, göğsünü siper ediyor. Onu sık sık bordo mavili taraftarlar arasında görebiliyoruz. Kimliğinde Trabzon yazdığını her fırsatta gösteriyor. Zaman zaman sivri çıkışlarıyla ön plana çıksa da bölge takımları için arabuluculuk yapmaktan da geri kalmıyor. Karakteriyle örtüşmeyen durumlarda Karadeniz gibi hırçınlaşabiliyor, bazen de sırf Trabzon ve Türkiye aşkı için sütliman olabiliyor. Memleketi Trabzon’da her kesimin sevgisini kazanan Hacıkerimoğlu Trabzonspor sevdasını gönlüne mıh gibi çakmış. Onun bu tutkusu bordo mavili yüreklere ilmek ilmek işlemiş. Trabzonspor’un bu sezon elde ettiği başarıda Hacıkerimoğlu’nun da payı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Onun tek derdi, Türk futbolunu tartışma platformunun dışına taşıyıp Trabzonspor’un hak ettiği şampiyonluk coşkusunu yaşamasını sağlamak.

PERES’İN YAPTIĞINA BAKIN!

Sen kalk futbolun kalbinin attığı Brezilya, İtalya gibi ülkelerde top koştur, kariyerinin zirvesine çık, geldiğin Türkiye'de birtakım nedenlerle bocala ve sonunda bir çuval inciri berbat et. Ah Peres ah! Yakıştı mı sana? Değdi mi yaptığın hareket sonrası yediğin kırmızı karta? Ligin 24. haftasında Kasımpaşa'yı tek golle yenerek zirvede saltanatını sürdüren Trabzonspor kritik Konyaspor maçı öncesi önemli bir fire verdi. Zaten hastalıklar, sakatlıklar ve cezalılar nedeniyle her maç öncesi acı sürprizle karşılaşan ve sık sık gedik veren bordo mavili ekipte bu kez Bruno Peres amiyane tabirle kendi ayağına sıktı.

Gerekçe ise eften püften... Tansiyonu yüksek maçın 74. dakikasında Eysseric taç atışı için kenara gelen Peres'in yüzüne topu atınca ortam gerildi. Trabzonspor’dan Bruno Peres ile Kasımpaşa’dan Eysseric arasında gerilim yaşandı. Peres gördüğü sarı kartın ardından hakemi alkışlayınca ikinci sarıyı görerek oyundan atıldı. Ardından Eysseric ikinci sarı kartla kırmızı kart gördü. Kartların havada uçuştuğu bu dakikada Kasımpaşa'nın hocası Sami Uğurlu ile malzemecisi de hakeme itiraz ve tribünleri tahrik ettikleri gerekçesiyle kızardılar. Peres bak, bizim buralarda "Finduk kadar aklun vardı, onda da kurt çikti" derler. Şampiyonluğa oynayan bir takımın futbolcusunun bu denli sorumsuzca davranma lüksü olamaz, olmamalı. Senin yaptığını amatör bir futbolcu yapmaz. Hele hele alternatifinin fazla olmadığı sağ kanatta. Yorgan gitti, kavga bitti öyle mi? Yok öyle yağma!

KOSTANTİN VE OBIUZ’DAN JEST

Trabzon'un kadim semti Faroz dendi mi sular tersine akar. Sevdaların kesiştiği, kolbastının horona nazire yaparcasına oynandığı, takaların denizle vuslata erdiği, gece nöbetinde mehtabın yakamoza serenat yaptığı, balıkçıların ağlarını telkari zarifliğinde ördükleri Faroz mazi ile ati arasında kurulan bir köprü gibi. Burada aşkların en nadide tohumları atıldı, burada türkülere, şarkılara mırıldandı şehir. Futbol burada kuluçka evresini geçirdi, burada örselendi, burada gökteki yıldızlarla gönüldaş oldu.

Ne futbolcular geçti tezgahından Faroz'un. Kozasından çıkan tırtılın harikulade bir kelebeğe dönüştüğü oluşum gibi burada yetişip serpildi futbolcular. Yıllarca saha komiserliği görevinde bulunan, şimdilerde Antalya'da yaşayan Faroz'un tribün liderlerinden namıdiğer Konstantin Temel (Karayunus) ile Trabzon'da futbol emekçilerinden Obuz Erol (Özçilingir) Faroz'un futbol tutkunu kızlarına bordo mavili forma giydirip sahada onları çiçeklerle mutlu ettiler. İkili, her gece başlarını yastığa koyduklarında bordo mavili kulüple bağdaş kurup Trabzonspor ruhuyla hemhal olduklarını söylüyor. Futbolun kalbinin attığı Faroz bu sezon Trabzonspor'dan şampiyonluk bekliyor. Tıpkı Konstantin ve Obuz gibi.

APOLETİN SÖKÜLDÜ

1996 ve 2011’i saymazsak, 39 sezon sonra İnşallah tarih tekerrür edecek ve Trabzonspor ŞAMPİYON olacaktır. 1960’lı yıllarda, Şampiyonluğu Anadolu’ya taşıma ihtimali olan Eskişehirspor’a fırsat vermeyenler, 1970’li yıllarda Trabzonspor’un ŞAMPİYON’luğunu engelleyememişlerdir.. Taki 1980 ihtilaline kadar. 1983-84 sezonunda son şampiyonluğunu kazanan Trabzonspor, bir daha şampiyon olamamış yada oldurulmamıştır. Bunda 1980 ihtilalinin Baş Aktörlerinin payı çok büyüktür. Hatta Bacanağı Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı yapmış olan bir İstanbul Kulübünün Başkanı, Takımını sevmeyenler için “ÖLSÜN”ler diyebilmiştir.

2020 yılına kadar bu hemogonya VAR (Video asistan referee)’n yani video yardımcı hakem sisteminin devreye girmesi iletişim ve bilişim teknolojisinin de gelişmesi ile bitme noktasına gelmiştir. Görsel ve yazılı feryat ve figanın sebebi de budur. Yakında İstanbul takımları adına yorum ve analiz yapanların “Hakemler daha kollayamıyor” demesine bile şaşırmamak lazım. Futbol ve endüstrisinin gelişimi ve büyümesi her alanda olduğu gibi “ADİL ve ADALETLİ” olmaktan geçer. Trabzonspor bu sistemi adil ve adaletli olmaya zorlayan ve bunu başaran tek ve yegane güçtür. Bu gücü,Trabzonspor saha içinde olduğu kadar, gurbetteki insanlarının desteği ve şehir halkının emsalsiz aidiyeti ve sahiplenmesi sayesinde kazanmıştır. Türk Futbolunu kısır döngüden kurtarmıştır. Trabzonspor’dan önce Üç Ahbap çavuşun Balkanlar’dan getirdikleri, “İç, miç ve vuç”ların hangisi iyiyse o şampiyon olurdu. Özetle Trabzonspor’dur efsane olan. Efsaneyi ayakta tutan ve ilk 10 yıla damgasını vurmasına en büyük katkıyı veren gerçek efsaneler ise1-Ali Osman ULUSOY.2-M.Şamil EKİNCİ.3-İbrahim CEVAHİR.4-Dündar ALİKILIÇ.5-İsmail HACISÜLEYMANOĞLU’dur.Öyle “Ben Trabzon’un Trabzonspor’un kendisiyim” dedikten sonra, “Ben KARGASPOR için ölürüm” deyip Efsane olamazsın. Apoletin SÖKÜLDÜ…. KONUK YAZAR YAVER ŞAHİN

KOD ADI RODİ

Faroz Trabzon’un en eski köklü mahallesinden biri.. Faroz mahallesi için şarkılar, türküler yazılmıştır. Faroz mahallesinin bıçkın delikanlıları vardır. Bu mahallede yaşıyorsan herkesin bir lakabı vardır. Bunlardan biride nüfusta ismi Mustafa ama mahallede herkes onu Rodi diye tanır yani lakabı ile kendisine hitap edilir. Rodi amatör futbol oynadı. Yıllardır ekmeğini balıkçılıktan kazananlardan bir tanesi. Sahil yolu yüzünden denize girdiğimiz yerleri elimizden aldılar. Eski Faroz limanını yol yüzünden yerle yeksan ettiler.

Faroz limanının olduğu yıllarda Rodi arkadaşları ile gezerlerken hiç tanımadığı dışarıdan gelen kişiler Rodi ve arkadaşlarına takılır. Al aşağı bir kavga. Dışarıdan gelenlerin biri Rodi’den öyle bir dayak yemiş ki feleğini şaşırmış. Rodi tarafından çok kötü dövülen bu kişi karakola gider şikâyetçi olur. Komiser dayak yiyen kişiye sorar kimdi seni döven, komiserim beni çok kötü dövdü Nerede ise yıldızları saydırdı. İsmini bilmiyorum, ama kod adı Rodi imiş.