Trabzon dendiğinde akıla çok büyük bir şehir geliyor. Hele de Trabzon dışında yaşayanlar için.

Ama içine girdiğinizde 18 ilçesi ve 807 bin nüfüsu ile mütevazi bir şehir olduğunu görürsünüz.
Trabzon'u büyük yapan Trabzonspor'dur.
Trabzonspor'un dünya çapında bir marka haline gelmesi, Trabzon'u da sırtlarken tüm dünyada büyük kent algısı yaratıyor.
Trabzonspor bu şehir için büyük anlam taşıyan önemli bir değerdir.
Onu bir tarafa bırakalım.
Bugünkü yazımda Trabzonzpor'dan değil, ekonomik ve siyasi açıdan bahsedeceğim.
Trabzon'un gerçek ile algıda ne kadar büyük bir şehir olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Evet Trabzon büyük bir şehirdir
Çok da güçlü bir şehirdir
Hem siyasi hem de ekonomik olarak Türkiye'nin önemli mihenk taşlarındandır.
Buna itirazımız yok.
Zaman zaman dile getiriyoruz, gazetelerde manşetlere taşıyoruz ama değişen bir şey olmuyor.
Alan almaya devam ediyor
Herkes bu şehirden bir şeyler alıyor ama maalesef bir şey vermiyor.
Herkes kendi kesesine çalışıyor.
Bakın Trabzon'da sayıları ne kadardır bilmiyorum ama o kadar çok irili ufaklı kamu ve özel bankalar var ki parayı sula yapıp şehirden kaçırıyorlar adeta.
Trabzon'dan önemli gelir elde ediyorlar, kar sağlıyorlar, istif yapıyorlar
Tabiri caizse sömürüyorlar, hem de sülük gibi
Kredi kartı sayısı Türkiye ortalamasının üzerindedir.
Bankalara borç oranında yine ülke ortalamasının üzerindeyiz.
İflas eden ve protesto yiyen esnaf bakımından da öndeyiz.
Bankalar kazanırken, Trabzonlu kaybediyor
Her yerde olduğu gibi Trabzon'u da sömürüyorlar ama şehre zerre kadar katkıları yoktur.
Ne bir köprü, ne bir okul ne de sanat galerisi veya başka bir şey.
Ne Trabzonspor'a katkı ne de şehre bir kuruşluk yatırım.
Ne alıyorlarsa cebe
Sadece alıyorlar, keselerini dolduruyorlar
Vergilerini bile Trabzon'da ödemiyorlar.
Sadece bankalar mı?
Hayır elbette ulusal manada yaygın marketler zinciri ve süper marketler.
Alış veriş merkezleri
Forum AVM gibi, Varlıbaş AVM gibi, Cevahir İş merkezi gibi
Hep alıyorlar
Hem şehirdeki esnafı öldürüyorlar hem de şehre ekonomik katkıları sıfır.
Bunun bir yaptırımı yoktur yani devlet buna hiçbir şey yapamaz vama vatandaşın tepkisi karşısında kimse duramaz, halk ilgi göstermez ise herkes kendine çeki düzen verir.
Bankası da verir marketler zinciri de
Trabzon'a ekonomik olarak ne katkıları var, hangi hayır kurumuna bir kuruşluk bağışları var.
Örnekleri çoğaltmak mümkün, devletin ihalelerinden milyonlarca lira kazanıp vergisini başka şehirlerde ödeyen o kadar çok kurum var ki saymakla bitmez.

Bir de işin siyasi boyutu var.
Trabzon, Türkiye'nin siyasetinin lokomotifidir, çimentosudur, her dönem söz sahibidir.
Aslında siyasilerimiz de öyle, Trabzonspor kulüp başkanlarımız da
Trabzon dışından gelirler bir veya iki dönem ya belediye başkanlığı ya da milletvekiliği yapıp giderler. 
Biz bu şehrin yaşayanları olarak yine başbaşa kalıyoruz.
Hangi milletveilini Ankara'ya gönderdik de Trabzon'a geri dönmüştür.
Faruk Özak'tan başka hiç kimse
Yine bu şehirde, yine dükkanında şehrinin insanlarını dinliyor.
Bir anektotla yazımı bağlayayım
Amerika'da adamın biri belediye otobüsünde ederken bir kadının konuşmasına şahit olmuş.
İşsiz olduğunu ve çocuklarına bakamadığını anlatıyordu yanındakine
Adam bir süre dinledikten sonra kartvizitini kadına uzatıp yarın gelip işe başlayın demiş.
Kadın, siz kimsiniz diye sorunca ben bu şehrin valisiyim cevabını almış.
Eee koçkoca vali otobüse biner mi sizin kırmızı plakalı makam aracınız yok mu?
-Var tabi  ama ben sizin aranızda olmazsam sizin ne yaşadığınızı nereden bilebilirdim demiş.
İşin özü bu.