Bugünler dört Avrupa ülkesini gezme fırsatım oldu. İsviçre, Fransa, Avusturya ve Almanya. Hepsinde üçer gün gezdim. Seyahatime önce İsviçre’den başladım. Dedim bakayım bu ülkelerde yaşayanlar bizim neyimizi kıskanıyorlar. Bir markete girdim etin kilosu 2,75 lira, domates 1.5 ya da ayran -75krş ve epey düşündüm, nasıl oluyor da bunlar neyimizi kıskanıyor? Raflar ağzına kadar tıka-basa dolu. Fazla düşünme akıl sağlığına zarar deyip gezimize devam ettik.
İkinci durağım BM. Teşkilatı oldu. Sadece kapısında üye ülkelerin bayrakları bir fon olarak görev yapıyor. Önünde Daniel Berset’e ait sanat tarihi derslerinde işlenen ve 18 Ağustos 1997 tarihinde açılışı yapılmış olan üç ayaklı “Broken Chair Sculpture” sandalye heykeli var. Ve heykelin hemen yanında ise tramvay bulunuyor. Gelen giden ya da ölen-kalan kimsenin umurunda değil. Reform meydanı uzun bir duvara yapılmış önemli devlet adamlarının heykelleri ile süslü. Ancak İsviçre’yi sembol haline getiren iki önemli simgeden birisi olan çiçek saati göl kenarına güzel bir park içerisine inşa edilmiş.
Bir başka güzellik İsviçre gölü içerisinde metrelerce yükselen Jet d’eau (su fıskiyesi) idi. İsviçre bu fıskiye ile çiçek saati ile meşhurdur. Sağ-solunda vapurlar sessiz ve sakin tıpkı yas tutan evlere benziyorlar. Etrafı ürkütmekten korkuyormuşçasına sessiz ve kenar taraftaki parkta Neol hazırlıkları yapılıyor. Bir açık panayır burası çok güzel çadırlar kurulmuş, ışıklandırma mükemmel. Dolandık içerisinde ve kızım buranın meşhur bir yemeği “fondü”nin güzel olduğunu söyledi. Öyle de yaptık. İçerisi ana-baba günü izdiham bir kalabalık. Kasiyer kız yer olmadığını yarım saat sonra bize yer ayıracaklarını nezih bir deyişle söyledi. Yarım saat yağmur altında dolandık. Hava yağıyordu. Nitekim yarım saat sonra geldik bize söyledikleri gibi de oldu. Oturduk ve sipariş verdik beklemeye başladık. Çok geçmeden siparişimiz geldi. Meğerse bunların meşhur fondü, bizim kuymaktan başka bir şey değilmiş. Farkı özel peynirden yapılmasıydı. Malum İsviçre’de 70-80 çeşit peyniri bulmak çok kolay. İsviçre halkı gürültüyü sevmiyor. Ancak Fransa’nın Cenevre’ye yakın oluşu nedeniyle bol miktarda Fransız var. Onlar gürültüden çok hoşlanıyorlar.
Buradan doğruca o içerisinde gizli maddelerin olduğunun söylendiği Lozan anlaşmasının imzalandığı otele geçiverdik. Anlaşma metinleri duvarlara asılı durumda tabii ki, resimlerde. Amma ne yazık ki seçim zamanı Lozan Anlaşmasının yıl dönümü nedeniyle tüm gizliliğin ortadan kalkacağı ve memleketin nasıl satıldığına dair şaibeler var idi. Ancak bunun bir mitomani olduğunu yetkililerden ve belgelerden öğrendik. Yani bizimkiler yalanı meslek edinmişler.