Şimdi bunca gündem arasında konu bu mudur demeyin! Evet, konumuz tam da budur. Karalahana. Sen, ben sahip çıkmazsak elin oğlu gelir önce değersiz gösterir, sonra da karalahanayı karalar gider.
Geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz karalahanamız haberlere konu oldu. Dünyanın en kötü yemekleri arasında karalahanamızı en kötü 100 yemek arasına koymuşlar, hem de 7. sıradan.
Otantik yemek tarifleri, yemek incelemeleri ve yemek hakkında makaleleri olan Taste Atlas (Lezzet Atlası) diye bir site karalahanamızı maalesef karalamış ve en kötü yemek listeleri arasında yer vermiş.
Birçok ülke arasında, Türkiye’de karalahanayı da bulması çok ilginç ve düşündürücü geldi bana doğrusu. Dünyanın birçok yerinde bize göre“ İğrenç” yemekler varken, örneğin Çin’de köpek kesip doğrayanlar, hatta festivaller yapanlar, çekirge ve yarasa yiyenler dururken, karalahanamızı böylesi değersizleştirmelerine pek anlam veremedim.
Yine de bu durumdan birçok ders çıkarmamız gerek. Otantik, yöresel ne lezzetimiz varsa daha çok sahip çıkıp tanıtmamız gerek. Tanıtmakla da sadece olmuyor. “Trabzon Günleri” diye İstanbul’da Ankara’da yaptığımız etkinliklerde, oralardaki yöresel yemekleri bugün Trabzon’da bulmak neredeyse imkânsız.
Yabancı bir ülkeden ya da başka bir şehirden misafirimiz gelse, hamsikuşu ya da karalahana çorbası yemek istese Meydan’da yedireceğimiz bir yer yok! Lafa gelince sahipleniyoruz ama icraatta bu yönde çok eksiğimiz var maalesef.
Bu arada en başta Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasına, valiliğe, belediyelere, Trabzon Büyükşehir Belediyesine, Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne ve sivil toplum örgütlerimize büyük görev düşüyor.
Biraz araştırdım Trabzon’da coğrafi işaretlerimizin tanıtımı ve bu işlerle tam olarak kim ilgileniyor bulamadım doğrusu. Bu görev düştüğünü düşündüğüm kurumların internet sitelerine baktım, Trabzon’un coğrafi işaretleri ile ilgili bir liste ya da bilgiye de rastlamadım.
Mesela Akçaabat Köftesinin bile coğrafi işaretinin 2010 yılında tescillendiğini biliyor muydunuz? En sevdiğimiz Trabzon Kuymağının coğrafi işaretinin patentinin halen daha alınmamış olduğunu yazsam şaşırır mısınız?
Bugün karalahana, yarın kuymak. Eskiden beri Trabzon’a özgü bu yemeklerimizin bazılarının maalesef bir tescili coğrafi işareti yok. Akçaabat Köftesi, Vakfıkebir Ekmeği, Tonya Tereyağı, Hamsiköy Sütlacı ve Sürmene Pidesi haricinde tescillenmiş coğrafi işareti olan başka yemeğe ben rastlamadım doğrusu.
Resmi kurumlar sosyal tesislerinde yöresel yemeklerimize çokça yer vermeliler. Sadece tanıtım günlerinde değil, normal zamanda da yöresel lezzetlerimizi yiyebileceğimiz alanlar oluşturmalılar.
Trabzon Hurması, muhlama, hamsikuşu, kaygana, Laz Böreği, Sürmene Burmalısı gibi birçok lezzetimiz sanırsam patent konusunda eksik. Türk Patent Enstitüsü dışında Trabzon’da bulezzetlerin ayrıca bir takipçisi olması gerekmez mi?
Bu yöresel lezzetlerde bireysel başvuru yapamayacağımıza göre, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası karalahana için de bence hemen başvuru yapması gerek. Mesela Sürmene Belediyesi Sürmene Burmalısı için patent başvurusunda bulunsa iyi olmaz mı?
Trabzon Büyükşehir Belediyesi kuymak ve karalahana çorbası gibi birçok yöresel lezzetleri bulabileceğimiz bir mekân açsa Meydan’da güzel olmaz mı?
Öyle sosyal medya hesaplarından yazmakla olmuyor sadece, icraat lazım icraat! Karalahana, kuymak kırmızıçizgimizdir. Kırmızı çizgilerimize sahip çıkalım. Karalahanaya iadei itibarı hemen yapalım.
Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Kalın sağlıcakla.