Bugün Trabzon’da bulunan modern limanın faaliyete geçişi ancak 1950’li yıllara dayanmaktadır. Mazisi oldukça eskiye dayanan Trabzon’da adı geçen tarihe kadar modern bir liman bulunmuyordu.
Trabzon’a gelen gemiler kıyıdan uzakta bekler, içinde bulunan insanlar veya ticari eşyalar sandallarla kıyıya taşınırdı. Bu işi yapan insanlara peremeci veya mavnacılar denilirdi. Zamanla oldukça ciddi bir sektör haline gelen mavnacılık sayesinde onlarca insan geçimini sağlıyordu.
Modern bir dalgakıran olmadığı için yolcu indirilip veya bindirilirken sık sık kazalar meydana gelirdi. Bilhassa fırtına ve yağmurlu günlerde can kaybı görülen kazalara rastlanırdı. Mesela 14 Şubat 1936 günü limanda bulunan İzmir Vapuru, İstanbul’a yük ve yolcu yüklerken İstanbul’dan gelen Aksu Vapuru limana yaklaşıyordu. Bu sırada patlak veren fırtına sonucunda fırtınaya kapılan 9 kişi hayatını kaybetmiş ve ölenler arasında genç elektrik mühendisi Arslan Bey’in de olduğu anlaşılmıştır.
Limanı olmayan bir kent olmasına rağmen Anadolu’nun en işlek ticari merkezlerinden biri olan Trabzon, bu özelliğini Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar devam ettirmiştir. Bu arada şunu ifade edelim ki Trabzon’da liman olmasa dahemen her ihtiyaç için ayrı ayrı iskeleler bulunuyordu. Yolcu taşımak için yolcu iskelesi, hayvan nakli için koyun iskelesi, gaz ve petrol taşınması için gaz iskelesi ve moloz iskelesi gibi denize uzanan genellikle ahşaptan yapılmış iskeleler mevcuttu.
Trabzon’a modern bir liman yapılması için ilk adım II. Meşrutiyet yıllarında atılmıştır. Ardından yabancı bazı firmalar devreye girmişse de bir netice de elde edilememiştir. Trabzon’un liman ve demiryolu ihtiyacı için en ciddi gelişme 1924 yılında yaşanmış ve TBMM’de kabul edilen bir kanunla Trabzon-Erzurum Demiryolu Projesi ile Trabzon Limanı’nın yapımı konusunda yasal bir alt yapı oluşturulmuştur.
Fakat o günlerde ekonominin imkânları böylesi bir işe el vermemiştir. Rafa kaldırılan bu proje neticesinde Trabzon, limansız bir şekilde kalmaya devam etmiştir. Oysa İpek Yolu’nun Karadeniz’e çıkış kapılarından olan Trabzon’un bu durumu şehrin ekonomik bünyesine zarar veriyordu.
Trabzon Limanı’nın yapımı için 1935’lerde yeni gelişmeler yaşanmıştır. İdealist bir kişilik olan Üçüncü Umum Müfettiş Tahsin Uzer, bir ara Trabzon Limanı’nın yapımı için Ankara’da bazı temaslarda bulunmuş ve görüşmelerde önemli mesafeler kat edilmiştir. Fakat İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi, limanının yapımı işinin başka bir bahara kalmasına neden olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı bitince ve Türkiye’de çok partili hayata geçilince Trabzon Limanı meselesi tekrar gündeme gelmiş ve nihayet 8 Temmuz 1946 günü limanın temel atma töreni yapılmıştır. 1946 seçimlerinden birkaç hafta önce temeli atılan liman ancak 1954’den sonra tam manasıyla hizmet verebilecek hale gelmiştir.
Transit ticaret konusunda merkez noktalardan biri olmasına rağmen uzun yıllar limansız bir şekilde yaşamak zorunda Trabzon kenti, modern bir limana kavuştuğunda ise artık bazı şeyler için çok geç kalınmıştı. Zira transit ticaret artık Rusya’ya kaymıştı, deve kervanları ile yolculuk ve ticaret ise yapılmıyordu. Doğu Anadolu’nun yaylalarından gelen mallar artık sahile değil, demiryolu bağlantısı olan Erzurum-Sivas hattı sayesinde Ankara’ya ulaştırılıyordu.
Kısacası Trabzon, modern bir limana kavuşmuştu lakin kentin ticari kapasitesi, eskiye oranla oldukça aşağı seviyelere inmişti ve eski parlak günler geride kalmıştı.