Nenad Bjelica’nın gönderilmesi meselesinde gelecek kişiye bakılmaksızın, camiada fikri bir ittifak olduğunu söylersem abartı olmaz herhalde.
Kim gelecek sorusundan bağımsız Nenad hoca ile olmadığını eli kalem tutan - tutmayan, Tribüne giden - gitmeyen herkes kabul etti.
Hatta ben bu durumu meşhur bektaşi hikayesine benzetiyorum.
Hikayeden kısa bir önsöz yapayım bilmeyenler olabilir;
Bektaşi’ye iki kadeh şarap getirmişler. ‘Üstad sen şaraptan anlarsın, hangisi daha iyi, şunların tadına bir bak’ demişler…
Bektaşi birinci kadehten içmiş, tereddütsüz diğer kadehi göstererek ‘Bu daha iyi’ demiş…
Adamlar ‘Nasıl olur yahu diğerinin tadına daha bakmadın bile’ deyince…
Bektaşi içtiği şarabı göstererek ‘Bundan daha kötüsü olamaz’ demiş…
İşte Trabzonspor camiası da Nenad Bjelica dönemini aynen bu kıssada olduğu gibi “bundan kötüsü olamaz” diyerek kapattı.
Yönetimin takımın başına kimi getirelim noktasında da çok fazla mesai harcadığını, sabahlara kadar kafa patlattığını düşünmüyorum.
Abdullah Avcı’nın işler kötü giderken de, ayrıldıktan sonra da sarf ettiği sözleri alt alta topladığımızda Ertuğrul Doğan ile değil Ahmet Ağaoğlu ile sorunlu bir süreç geçirdiğini, Trabzonspor’da çalıştığı zaman zarfında Ertuğrul Doğan’a daha yakın olduğunu, minnet duyduğunu söylemek hiçte zor değil.
Hal böyle olunca da Ertuğrul Doğan’ın antrenör arayışında ilk aklına gelen ismin Abdullah Avcı olması şaşırtıcı değil. Ayrıca Avcı’nın ayrılış sürecini yakinen takip eden birisi olarak şunu da söyleyebilirim ki; Avcı’nın ayrılışı bir kopma değil, iki tarafında yıprandığı, oluşan yaraların sarılması için kısa bir mola gibiydi.
Yaralar iyileşti, kırgınlıklar unutuldu, mola bitti ve dün akşam itibariyle mesai tekrardan başladı.
Mesai başladı başlamasına ama özellikle ilk 45 dakikada oyuncu tercihleri de ortaya konan oyun da geçen haftalardan farklı değil hatta geçen haftayı aratır cinstendi.
Bu bölümde Abdullah Avcı’nın Trabzonspor’unun Nenad Bjelica’nın Trabzonspor’undan gençlerin tabiriyle “bir tık daha kötü” olduğunu söyleyebiliriz.
İlk 45 dakikada ev sahibi Trabzonspor’un 3’ü çıkarken kaptırılan topta olmak üzere kalesinde toplam 5 net gol pozisyonu verdiğini, buna karşılık bir tane dahi çok net gol pozisyonuna giremediğini söylemeliyim.
İkinci yarı için de farklı başladık diyemeyiz. Misafir ekibin daha fazla net gol pozisyonuna girdiğini söyleyebiliriz. Zaten böyle bir anda Onuachu’nun hatalı geri pası değerlendirdiğini, ceza sahası içerisini karıştırdığını ve golün böyle geldiğini söylemeliyim.
Golden sonra ne yaptığını bilen, daha fazla gole yaklaşan bir Trabzonspor vardı sahada. Yalnız bunun nedeni Trabzonspor’un oyunu domine etmesi değil gol bulmak için yüklenen rakibin geride geniş alanlar bırakması ve Trabzonspor oyuncu grubunun geçiş oyununa yatkınlığıydı.
Sonuç olarak oyun gelecek adına ışık vermese de 3 puan önemli, kazanmanın oyuncu grubuna katacağı moral motivasyon önemli..
Günü kurtardık diyebiliriz, tebrikler çocuklar..