Sezon öncesi Nenad Bjelica önderliğinde Kurbelis, Tekliç, Fountas, Orsiç, Benkoviç gibi düşük bütçeli oyuncuların kadroya dahil edilmesiyle startı verilen yapılanma projesi daha lig başlamadan terk edilmiş ve Onuachu, Pepe, Mendy, Berat, Umut Güneş gibi maliyetli oyuncular kadroya dahil edilerek hedef şampiyonluk olarak revize edilmişti.

Nenad Bjelica ile 8 hafta inişlerle çıkışlarla geçti ve Beşiktaş’a karşı elde edilen 3-0’lık net galibiyet hariç oynanan oyun camiayı mutlu etmedi. Trabzonspor yönetimi bu oyun, bu hoca Trabzonspor'u şampiyonluğa taşıyamaz diyerek Hırvat hocanın cebine milyon dolarlar koyup yolları ayırdı.

Sadece 8 hafta görev yapan Nenad Bjelica hem milyon dolarları götürdü, hemde gönderebilmek için milyon dolarları gözden çıkarmamız gereken Hırvat pasaportlu birçok çöpü ardında bıraktı..

Nenad Bjelica’dan boşalan Teknik direktörlük görevine 7 ay önce “kadroda hastalıklı bir durum var, ne yaparsak düzeltemiyoruz” diyerek istifa eden Abdullah Avcı kurtarıcı olarak geri getirildi.

Boş mukaveleye imza atan Abdullah Avcı’nın mukavelesine 40 milyon lira gibi ciddi bir meblağ yazıldı. Bu meblağın ne kadar büyük bir meblağ olduğunu anlatmak için küçük bir örnek vereyim. Şampiyonluk mücadelesi veren Fenerbahçe’nin hocası İsmail Kartal 30 milyon, Galatasaray’ın şampiyon hocası Okan Buruk’un ise 20 milyon lira aldıklarını söylersem Abdullah Avcı’ya verilen paranın ne denli büyük bir meblağ olduğu daha net anlaşılabilir.

Peki saha sonuçları bunca mali külfete değdi mi?

Ne üç büyüklere karşı oynanan oyun, ne Puan cetvelindeki yer itibariyle değdiğini söylemek zor. Avcı’nın bu döneminden aklımızda kalan tek güzellik 28 yıl sonra bir lig müsabakasında Kadıköy’de Fenerbahçe’yi net bir skorla mağlup etmesi oldu. Bunun dışında taraftarı mutlu eden, geleceğe dair umutlarını sıcak tutacak hiçbir olumlu sinyal göremedik.

Bu dönemde kötü oyuna ek olarak Trabzonspor’a yakışmayacak bazı sonuçlar da yaşandı. Galatasaray’a karşı alınan ağır mağlubiyet bunların en önemlilerinden bir tanesidir. Ayrıca Trabzonspor’a husumet beslemeyi rekabet zanneden Samsunspor ve Rizespor’a karşı alınan mağlubiyetler taraftarı ziyadesiyle incitti diyebiliriz.

Taraftarı en çok incitenin ise 3ncülüğü başarı olarak gören Avcı’nın Trabzonspor’un büyüklüğünden bir haber olmasıdır bana göre.

İki kelam da gecenin maçı için ederek satırlarımızı sonlandıralım!

Sezon boyunca kaç defa Abdullah hoca maça rotasyonla başladı yazdım inanın sayamadım. Yine rotasyon yine rotasyon. Yine sakatlık, yine cezalı, yine bazıları kenarda.. Mendy kart cezalısı, Denswil maça dakikalar kala kadrodan çıkarıldı, Onuachu çoktan memleketinin yolunu tutmuş, Visca kenarda..

Bir hafta sonra takımla vedalaşacak olan iki kiralık isim Pepe ve Benkoviç  kadroda.

Trabzonspor maça kötü başlamadı Bardhi sakatlanıp çıkana kadar oyunun mutlak hakiminin Trabzonspor olduğunu söylemeliyiz.

Bardhi’nin çıkışı, basit bir penaltı sonrası hem skor olarak hemde oyun olarak geri düştü ev sahibi Trabzonspor.

İlk yarı bu skorla sonuçlandı. İkinci yarı ilk 15 dakikaya ilk yarıdan farksız bir oyun oldu. Ta ki Visca oyuna dahil olana kadar. Visca girdi ve tabelayı değiştirdi (1-1).

Bitime 15 dakika kala yine bir kenar orta, yine bir adam paylaşım hatası, yine basit bir gol ile Ankaragücü tekrar öne geçti (2-1).

10 dakika geçmeden bu gole Enis Destan ile cevap verdi Trabzonspor ve skora bir kez daha eşitlik geldi(2-2). Böyle bitiyor derken Pepe’nin sürüklediği topta Enis bir gol daha buldu ve skoru 3-2’ye getirdi.

Gecenin yıldızı Enis Destan bir de penaltı golü atarak skoru belirledi (4-2)

Ankaragücü adına üzüldüm lakin kenarda Emre Belezoğlu’nun üzüntüsünün bana verdiği keyfi tarif edemem.

Teşekkürler çocuklar...