Hayat çok garip. Kime ne getirir, kimden ne götürür bilinmez.
Sezon başında geçen yılın en başarılı ekipleri payesi ile Süper Kupa için karşı karşıya gelen kupa beyi Sivasspor ile Şampiyon Trabzonspor’un ligin en büyük hayal kırıklıkları olarak dün gece tabiri caizse canını kurtarmak için karşı karşıya geldi..
Sene başında Trabzonspor Süper kupayı kaldırırken birileri bugünlere işaret etse, Nisan ayında ne hoca ne başkan kalmayacak dese deli gözüyle bakardık herhalde.
Velhasıl iki takımında o günden bugünü büyük bir ivme kaybettiği aşikar.
Sivasspor geçen hafta birinci derecede rakibi Giresunspor’a yenilmiş, düşme korkusunu en derinden hissetmeye başlamış ve bu maça taraftarla barışma, kötü gidişe dur deme manasında özel anlamlar yüklemiş.
Trabzonspor’da is durum biraz daha farklı. Sezon başından bu yana bir dizi terslik ile sınanan Trabzonspor bu maça yeni hocayla yeni bir başlangıç olarak bakıyordu.
Sonuç olarak İki taraf için de hayati bir müsabakaydı ve maç bunu vadediyordu. Büyük bir heyecanla ve beklentiyle geçtim televizyonun karşısına. Beklerken kurcaladığım, babadan kalma eski radyoda Cem Adrian’ın buğulu sesinden “Sivas Ellerinde sazım çalınır” ın denk gelmesi de ironidir diye düşünüyorum ya da ilahi adalet..
Kadrolar açıklandığında herkes gibi ben de hayretler içinde kaldım. İki sağ stoper Bartra ile Hüseyin’in beraber sahada olmasına ek olarak bir türlü isteneni veremeyen Doğucan, Yusuf ve Bardhi’nin de on birde olması maç başında beni tedirgin etmedi desem yalan olur.
Oyuncular henüz sahaya, zemine, rakibe alışma safhasındayken Markoviç zor pozisyondan güzel bir gol çıkardı ve maç neredeyse 1-0 başladı diyebiliriz.
Golden sonra gereksiz bir şekilde geri yaslanan Trabzonspor bedelini ödemekte de gecikmedi. Duran topta bana göre ağır bir kararla Larsen’in atılması ve sonrasında kazanılan penaltı ile oyuna denge geldi (1-1)
Zaten sakatlıklardan ve cezalılardan muzdarip fırtına bir de eksik kalınca oyun tümüyle ev sahibinin kontrolüne geçti. Çok geçmeden de skor 2-1’e geldi ve bu skor ilk yarının skoru oldu.
İkinci yarıya Maxi Gomes, Hamsik değişikliği ile başladı Trabzonspor. İlk yarıya nazaran biraz daha dengeli gibi görünen oyunda Hamsik’in çıkarken kaptırdığı topta skor 3-1’e geldi.
Nenad Bjelica’nın tüm müdahalelerine rağmen kötü gidişe dur diyecek, oyuna akıl koyacak, teması artırarak tempoyu belirleyecek oyuncu olmaması oyuna ortak olmaya mani oldu diyebiliriz.
Son anda 1 gol daha yiyen Fırtına haftayı 4 gollü bir mağlubiyetle kapadı.
Sonuç olarak kötü oyun, kötü başlangıç, kötü skor..
Geçmiş olsun Fırtına..