Trabzon’da sürekli basın organlarından olan Kıyı Dergisi ciddi ve ölçülü yazılarıyla kesintisiz 313. sayıya ulaştı. Okumaktan ya da tavsiyede bulunmaktan zevk aldığımız bu düzeyi yüksek derginin 312. sayısında “Atardamar” adlı bölümde yer almış olan Haydar Gedikli ile alakalı bir tür hatırat ya da tanıtım yazısında benim 30. 06. 2017 ve 11. 08. 2017 tarihlerinde Haydar Gedikli ile yapmış olduğum ve 18 Eylül 2018 tarihinde Akçaabat Yeni Haber Gazetesi’nde yayınlanmış bu röportajım için “sorunlu bir tarih anlatısı” gibi bir ifade kullanıldı. (Kıyı, s.26). Dostlarım tenkide açık bir insan olduğumu bilirler. İcazetli yazı yazan değilim. Ancak eleştiriler samimi olmalı.
Haydar Gedikli hocamı ile son yirmi yılda yakın dostluğumuz oldu. Dolayısıyla söz konusu bu röportajı sağlığında yapmış olmaktan son derece mutlu oldum. Attila Aşut, röportaj ile itirazlarda bulundu. Haydar hocanın bazı ifadelerinden kuşku duyduğunu söyledi. Ben, yanlış bir algılama olabilir düşüncesi ile söz konusu makaleyi gazeteye vermeden baştan sona kadar H. Hocaya okuyup, teyit ettirerek, bir yanlış ya da eksik olup olmadığını sorup sonra gazeteye verdim. Makale çıkınca bu makaleye bir itirazı da olmadığı gibi bana teşekkür ederek memnuniyetini bildirmişti.
A. Aşut Beyefendi, Haydar Gedikli’nin söz konusu röportajdaki bazı ifadeleri beğenmeyerek benim Haydar Hocayı suçlamış olduğum gibi bir saçmalığa yer vermiş. Ben hoca ile edebi bir röportaj yaptım, ne söylemiş ise onu kaydettim. Başka türlü onun söylediklerini araştırmam ya da düzeltmem ne haddime ve böyle bir zorunluluğumun da olduğunu sanmıyorum. Eğer birisi hakta bir şey yazmak gerektiğinde bir başkasından icazet almak gerekli ise teknoloji çağında A. Aşut da bu tenkit yazısını yazmadan bir telefon ederek kafasındaki soruları bana sorabilirdi.
Haydar hocamın söylediklerine müdahale etme hakkını kendimde görmedim ve ahlaki bulmadım. Beyefendinin: “- keşke bu söyleşi yayınlandığında kızları duruma el koysa ve babalarının saygınlığına gölge düşüren böylesi ifadelerin yazıda yer almasına izin vermeselerdi” (Kıyı, s. 25) gibi üzücü ifadeleri şık bulmadım. Bundan sonra Trabzonlu herhangi bir aydınımız ile röportaj yaparken A. Aşut Bey’e tanışırız. Röportaj yaptığımız kişilerin röportajlarını birlikte düzeltiriz. Gazete köşemdeki yerim sınırlıdır. Dolayısıyla A. Aşut Bey’e geniş yanıt verme olanağım olmadığından yazımı sınırlı tutmak durumundayım. Gerekte yok sanırım. Ah güzel Trabzonum insanlar birine çamur atmayı ne kadar seviyor?!