Üniversite sınavına hazırlanıyorsun, deli gibi çalışmış, kafa patlatmışsın. Kolay değil, hayatına yön vermek üzeresin! Sınava girdin, sıra tercihlere geldi...‘İstediğim bölüm, hangi şehirlerde?’ diye bakıyorsun. Aralarında, Trabzon da var! Çekinmeden yazıyorsun, puanın tutuyor.
KTÜ deniz ulaştırma işletme mühendisliği bölümünde okuyacaksın.
Fakülte, Sürmene ilçesinde…
İlk kez ailenden ayrılmış on yedi yaşında bir gençsin.
Tanımadığın bir şehir, yeni bir çevre, barınma, yeni arkadaşlar…
Derken, okul başlıyor…
Fakat önemli bir sorun var: Ulaşım!!!
Ders bitimi, kaldığın yurda, kampüse ya da şehre gideceksin, gidemiyorsun!
Yolda kalıyorsun!
Neden?
Dolmuşlarda yer yok!
Son çare olarak, arkadaşlarınla birleşiyor, servis kiralıyorsun…
Fakat o da ne?
Servisin önü, dolmuş şoförleri tarafından kesiliyor.
Şoför ve öğrenciler darp ve hakarete maruz kalıyor.
Sosyal medya, olayı tüm ülkeye duyuruyor!
Başlatılan inceleme sonrası, gözaltılar oluyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, öğrenciler için ücretsiz halk otobüsü kaldırma kararı alıyor.
Özel servis de minibüs de devre dışı bırakılıyor.
Yorgan gidiyor, kavga bitiyor!..
Şimdilik!..
Fakat ne yazık ki son derece rahatsız edici bir olayla daha anılıyor bu şehir!
Minibüs şoförlerinin öğrencileri dövdüğü şehir etiketi alnına yapışıyor.
Ne yazık!..
Bu olay üniversite tercihlerine nasıl yansır, hep birlikte göreceğiz.
Trabzon’un öğrenci şehri diye anılan Eskişehir’den aşağı kalır yanı nedir?
Biz neden bir ‘öğrenci şehri’ unvanına sahip olamıyoruz.
Gençlerin; sosyalleşmek dahil, her türlü imkanları yok mu bu şehirde?
Ulaşımın, bu denli sorun haline gelmesi, akıl alır gibi değil!
Buna bir de şiddetin eklenmesi?
Olacak iş değil!!!
Bir üniversite öğrencisi, her şeyden önce, yaşadığı şehirde güvende olmak ister.
Diğer ihtiyaçlar devamında gelir.
Trabzon, bu ihtiyaçlara hayli hayli cevap verebilecek kapasiteye sahiptir.
Trabzon, öğrencilerin minibüs şoförlerinden dayak yediği bir şehir değildir!