Kulüpler sorunlarını belirleyerek Cumhurbaşkanı’na çıkma kararı almışlar…

Sorunları ne mi?

Varsa yoksa cukka…

Amaçları, yönettikleri kulüpler aracılığıyla menajerlere kaptırdıkları, geri dönüşebilir paraları yerine koymak… Sonra da aynı çarkı devam ettirmek…

Hakemin saha ortasında linç edilmekten kıl payı kurtulmasının ardından Spor Bakanı’nın TFF’ye değil de Kulüpler Birliği’ne gitmesinin elbette bir anlamı var…

Büyükekşi’nin, sözde basın toplantısında kendisini göreve atayanlara güzellemelerde bulunması, hatta hatta sağlık sistemini bile övmesi yolun sonunun göründüğünün ispatı..

Gelirken olduğu gibi, koltuğunu korumak için de, işi iyi yapmaktan öte çareler arayan birisinin Türk futbolunu bir adım ileri taşıyabileceğine inanan safın önde gidenidir..

İstifa için sebep yokmuş… Doğru…

TFF’nin Başkanı, yumruk olayından bir mağduriyet ve destek çıkartmaya çalıştı ama beceremedi… Çünkü iner tutar dalı yok..

*             *             *

Bu konuda hakemlerin hakkını yemeyelim… Çok başarılılar… Bu işin karlı çıkanı onlar oldu…

Allahları var; maçtan gayrı her şeyi çok iyi yönetiyorlar!…

“Hem suçlu hem güçlü” derler ya tam o hesap..

TFF’yi de MHK’yi de dize getirdiler… Hakem dernekleri zaten eyyamın dibine düşmüş… Çıt yok…

Sporda Şiddet Yasası yenilenecekmiş!.

Ne olacak?

İstediğin kadar yenile, uygulamadıktan sonra ne fayda?

Son olay Türk futbolunun Heysel’i olabilirdi ama kim yapacak?

Ligleri süresiz iptal eden, 3 gün sonra da çark eden federasyon, 1985’de Margaret Teacher’in sergilediği dirayeti gösterip, “bu sezonu kapatıyorum, Avrupa’ya takım göndermiyorum” diyebilseydi belki bir şeyler düzelebilirdi ama nerdee?!…

Bu ülke Salazar’ın dediği gibi “3 F” üzerine kurulmuş…

Futbol, fado, fatima!… Gerisi hak getire…

Şimdi verirler Arabistan’da görevi Meler’e..

İki çiçek, bir böcek.. “Yallah Alimallah”

Sen sağ, ben selamet…