Sultan Sencer Türbesi, tamamıyla tuğla ile inşa edilmiştir. Türbe bugünkü durumuyla dıştan 27,2 × 27,2 m. olan, yaklaşık 5 m. kalınlığında duvarlara sahip kare planlı bir yapıdır. O zamana kadar yapılanların en muhteşemi olan türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür.
Yapının cepheleri giriş cephesi haricinde genel olarak aynı cephe düzenine sahiptir. Yapının doğu ve batıda birer kapı açıklığı görülmektedir. İki cephe haricinde diğer iki cephede masif duvar örgüsü devam eder. Masif duvar örgüsünün üst bölümünde kemerli revaklı bir galeri kubbe başlangıcında bir bölüm oluşturmaktadır. Burada her bir cephede köşedeki kalın ayaklar ve bunlar arasına yerleştirilmiş dörder ayaklar arasındaki beşer kemerli galeri bulunur. Ayaklar arasındaki kemerler sivri kemerdir. Ayakların üzerinde sağır kemerli nişler ayaklardaki masif yüzeyi hareketlendirmiştir. Sivri kemer nişleri üzerinde kare kitabe panoları yer almaktadır. Kitabe panoları makili yazıyla yazılmıştır. Ayaklardan köşelerde bulunanların içleri dekoratif tuğla düzenlemeli olarak yapılmıştır.
Günümüzde doğu cephede bulunan cephenin ortasındaki kapıdan içeri girilmektedir. Giriş açıklığı dikdörtgen bir çerçeve içine yerleştirilmiş sivri kemerli bir kapı açıklığından oluşur. Batı cephe ortasında bulunan giriş açıklığı da aynı form ve özellikte tasarlanmıştır. Ancak tarihî kaynaklar, türbeye bitişiğindeki camiden parmaklık şeklindeki bir açıklıktan girildiğini belirtmektedir. Bu giriş bölümü ve cami Moğol istilâsı sırasında tahrip olmuştur.
Yapının içi kare planlıdır. Üzeri tek büyük bir kubbeyle örtülmüştür. Her bir cephenin ortasında aynı yükseklikte sivri kemerli açıklık bulunur. Bunlardan iki tanesi kapı açıklığıyken, iki tanesi eyvan şeklindedir. Bu tarz planlama Orta Asya'da İslâmî dönemde türbelerde kullanılmıştır. Aslında merkezi mekân plan düzeninin bir çeşidi olan bu uygulamada bu açıklıklar ibadet amacıyla ziyaretçilerin oturup dua etmeleri için kullanılmaktadır. İçerisi kubbe eteğinde bulunan pencerelerle aydınlatılmıştır. Bu pencerelerin üzerinde köşelerde trompları bir birine bağlayan sivri kemerli bir niş bulunmaktadır.
Türbenin içinde duvar yüzeylerinde kalem işlerinden oluşan bir süsleme olduğu, kalan izlerden anlaşılmakla birlikte, bunlar genelde tahrip olmuştur. Sultan Sencer Türbesi'nin restorasyonu, Türkiye ve Türkmenistan hükümetlerinin destek ve katkısıyla 2005 yılı sonlarında tamamlanmıştır. Türbe günümüzde UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir.
Türkmenistan'ın tarihî bir şehri olan Serahs, günümüzde üç ülkenin (İran, Afganistan ve Türkmenistan) sınırları içinde bulunan tarihî Horasan bölgesinin Güney Türkmenistan kesiminde yer alır. Eski adı Herîrûd olan Tecen ırmağının orta havzasında, bu ırmağın sağ tarafında kurulmuştur. İpek Yolu üzerinde bulunması ve stratejik bir konumda yer almasından dolayı ilk çağlardan itibaren önemli bir yerleşim yeri olan Serahs, XI. yüzyılın başlarında Gazneli topraklarına katılmıştır. Serahs, en parlak çağını Selçuklu devrinde yaşamıştır.
Şehrin ilk defa ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmemekle beraber milattan önce VI-IV. yüzyıllarda Persler tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir.
1035’te Selçuklular Horasan’a göç ettiklerinde ilk yurt edindikleri yerlerden biri de Serahs ve çevresiydi. 1038’den sonra da bütünüyle Selçuklu hakimiyetine geçerek, onların üçe ayrılan (Nişapur, Merv, Serahs) idare merkezlerinden biri haline geldi.
Tarihte Sarahs şehri bilim merkezlerinden biri olmuştur. İlmin baş tacı edildiği bu antik kentte, doğu (şark) bilimini ve kültürünü yücelten bilim adamları ve aydınlar (münevverler) yetişmiştir. Bunlardan bazıları; İbnü’t-Tayyib es-Serahsî, İslâm âlimlerinden Ahmed es-Serahsî, Lokman-ı Serahsî ve Abdurrahman ibn Muhammet Serahsî'dir. Bugün eski kentte, İç Kale'nin kalıntıları ile Ebû’l Fazl Türbesi’nden başka herhangi bir eser yoktur.