Dünyanın barış ortamından giderek uzaklaşarak savaşlara ve çatışmalara yöneldiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Savaşları bugün televizyonlarımızdan canlı olarak izliyoruz ve etkileniyoruz.
İşin diğer boyutu ise, bu çatışmaların bir gün bizleri de etkisi altına alması gerçeğidir. Savaşın, nerede, ne zaman nasıl ve neden çıktığını anlayıp yorum yapana kadar bu olumsuz gelişmeler gelip bizi de bulabilir. Gökyüzünden gelen saldırılar askeri hedeflerin yanı sıra sivil hedeflere de yönelmektedir.
İsrail’in Filistinlilere yaptığı gibi. Sivil uçaklarım vurulmasının en çarpıcı örneği Azerbaycan Airlines kazasıdır.
25 Aralık 2024 tarihinde Bakü’den Grozni’ye giderken Rus hava savunma sisteminin hedefi olan Embraer 190 tipi yolcu uçağı, Aktau Havalimanı’na inmeye çalışırken düştü. Kazada 38 kişi öldü, 28 kişi sağ olarak kurtuldu.
Geçmişe baktığımızda yine bu şekilde sivil-ticari yolcu uçaklarının askeri hedef gibi görülüp vurulduğu örnekleri vardır. Bu konuda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı bağlayıcı kararlara rağmen sivil uçaklar hedef olarak seçiliyor. Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) kuruluşundan bu yana Şikago Anlaşması gereği konuyla ilgili talimatlar yayınlamasına rağmen sivil uçaklar gökyüzünde veya yeryüzünde silahlı saldırıların hedefi olmaya devam ediyor. Şu anda dünyanın bir çok yerinde savaş hali mevcut olup uçaklar tehlikeyle karşı karşıyadır. Avrupa Birliği, 2010 yılına kadar JAA (Joint Aviation Authority) Ortak Havacılık Otoriteleri adıyla bir girişim başlatmış ve havacılık emniyeti için bir takım önlemleri hayata geçirmişti.
Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği 2010 yılından sonra Avrupa Hava Emniyeti Ajansı (European Aviation Safety Agency- EASA) adı verilen bir oluşumla havacılık güvenliği konusunu uhdesine alıp çalışmalar başlattı. Etrafımıza baktığımızda Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya’da bazı ülkelerde sürekli çatışma hali yaşanmaktadır.
Bu durumu dikkat ve kaygıyla izleyen EASA, üye devletlerle birlikte, gelişen tehditleri ve riskleri ve bunların sivil havacılık üzerindeki olası etkilerini değerlendirmek üzere Orta Doğu’daki savaş durumunu yakınen izlemektedir.
Başta, mutabık kalınan ateşkes anlaşmaları ve kısa vadeli gerilimlerin genel olarak azaltılması olmak üzere son gelişmelerin ardından, Entegre AB Havacılık Güvenliği Risk Değerlendirme Grubu, 31 Ocak 2025'te sona eren İsrail ve İran hakkındaki mevcut Çatışma Bölgesi Bilgi Bültenlerini (CZIB- Conflict Zone Information Bulletins) genişletmemeye ve bunların yerine özel bilgilerle değiştirmeye karar verdi. EASA çatışmalardan etkilenen hava sahasında kalan riskleri vurgulayan bilgi notunda şu görüşlere yer veriyor.
Havacılık Güvenliği Risk Grubu, Lübnan hava sahasıyla ilgili olarak, mevcut olan Çatışma Bölgesi Bilgi Bülteni’nin geçerliliğinin Mart 2025’e kadar uzatılması karar verdi.
Ortadoğu bölgesi ile ilgili olarak, 31 Ocak 2025 tarihinde EASA, İsrail ve komşu hava sahaları İran için bülten yayınladı ve Güney Kızıldeniz için mevcut bilgi notunu genişletti. EASA havayolu operatörlerinin dikkatli olmalarını ve Avrupa Bilgi Paylaşımı ve İşbirliği Platformu’ndan gelen güncellemeler de dahil olmak üzere mevcut tüm havacılık yayınlarını takip etmelerini tavsiye ediyor. İran için yalnızca gün ışığı operasyonlarının takip edilmesini tavsiye eden EASA ve
Komisyon, üye devletlerle birlikte, tehdidin evrimi sonucunda AB uçak operatörleri için risklerin artıp artmadığını değerlendirmek amacıyla durumu yakından izlemeye devam edeceğini vurguluyor.
EASA kaynakları Afganistan, Güney Sudan ve Pakistan’ın Belucistan,
Khyber (Hayber)- Pakthtunkhawa (Pahtunhva) Bölgeleri’nin Mart 2016, Irak’ın 2017, Sudan’ın 2023, İsrail ve Lübnan’ın Eylül 2024 ve İran’ın Ekim 2024’te Çatışma Bölgesi ilan edildiğini ve bu bölgeler için uyarı bülteni yayınladığını duyuruyor.
Bu da bize gösteriyor ki, küçük- büyük çatışmalar, savaşlar sadece karada değil, havada da ölümlere sebep olup, insanlar için tehlikeler yaratmaktadır.
Bilinmeli ki, gökyüzü de savaş alanıdır.
Mutlu yarınlar Türkiyem.
musaalioğ[email protected]