Hepimiz bu türküyü bilir ve zaman zaman derin hülyalara dalar mırıldanırız.

Aslında bu türkünün gerçek bir hikâyesi var.

Biliyor musunuz bu türkünün gerçek hikâyesini

Karadır Kaşların Ferman Yazdırır

Mustafa Tuna isimli genç 1944 yılında memleketi Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde komşularının kızı Raziye’ye âşık olur,

Ona tutulur.

Raziye ise Rum kızıdır.

Mustafa Tuna’nın Babası “Kanıma Rum kanı karıştırmam bu konu kapanmıştır” diyerek ret eder.

Bilemedi aşkın, dili, dini, mezhebi ve meşrebinin olmadığını.

Bunun üzerine Raziye’yi başka birine verirler kısa sürede düğün hazırlıkları yapılır.

Düğüne bir gün kala Mustafa arkadaşları ve aracı bir kadınla çeşmeye giden Raziye’yi dar bir yolda sıkıştırıp kaçırır.

Raşit’in arabasına bindirerek hızla uzaklaşırlarken kendilerini Eskişehir yolu üzerindeki Kızıltepe ormanının içinde bulundukları araç devrilir.
Ormanda Mustafa’yı Jandarmalar ve Raziye’nin nişanlısının akrabaları çevirirler ve yakalarlar.
Mustafa tutuklanır.  

Hapiste 27 gün yatar,

Sorgu hâkimi olan arkadaşının yardımıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalır ama olay bununla kapanmaz.
Kız kaçırma suçundan ağır cezada yargılanır.

Raziye’nin Mahkemeye gelip “Ben kendi isteğimle kaçtım, kimse beni zorla kaçırmadı” dese de kurtaramaz Mustafa’yı ve 2 yıla mahkûm olur.
Mustafa hapisteyken Raziye nişanlısı ile evlendirilir. Raziye mahkemede Mustafa’nın lehine ifade verdikten sonra bir daha kocasının evine dönmez ve bu evliliğini kısa sürede bitirir.
Raziye’nin babası ise Mustafa hapisteyken onunla görüşmek ister.

Mustafa’nın babası buna izin vermez.

Mustafa babasına bu kez karşı gelemez. Ancak bir yandan da Raziye ile görüşmektedir.

Raziye Mustafa’ya haber yollamış. Benim de senden gönlüm var Mustafa demiş.

Mustafa hapisteyken Karadır Kaşların Ferman Yazdırır türküsünü yaktığı türkü kısa sürede tüm Eskişehir’e yayılır.


Ama Mustafa bir türlü Raziye’ye kavuşamaz.
Cezasını tamamladıktan sonra Eskişehir’i terk edip Ankara’ya yerleşir Mustafa.

İnşaatlarda çalışır, daha sonra memur olur. Uzun yıllar Seyitgazi’ye gelmez. Ankara’nın Kalecik ilçesinden Hikmet Hanim ile evlenir. Çocukları olur.

22 yıl sonra ailesi ile birlikte Seyitgazi’ye tekrar yerleşir.

Raziye de Kadir isimli biriyle daha evlendirilir

Ve 21 Temmuz 1989’da ölür.
Ve ne acıdır ki Raziye ve ailesi rencide olmasın diye Mustafa Tuna, yaktığı bu türküyü kendisine ait olduğunu hiçbir zaman söylemez.

Hatta cezaevinde iken türküyü yazdığı hatıra defterini bile yakar.
Zonguldak Bartın’da memuriyetine bir süre devam eden Mustafa türküyü bu yöreye mal etmek istese de asıl gerçeği Eskişehir Seyyitgazi’dir.


Raziye’nin 1989 yılında vefat etmesi üzerine Mustafa Tuna şu şiir dökülecektir yüreğinin derinliklerinden.

“Açmış kolların kara toprak
Seni bağrına basmak için
Niçin, niçin, niçin?
Çektiği ıstıraplar için.”

Türkünün hikâyesi kahramanı söz yazarı ve bestecisi Mustafa Tuna’nın kendi anlatımından özetlenmiştir ve bizlere yine vuslatı mahşere kalan, hikâyeleri dilden dile dolaşan türkülerini bırakarak göçüp gitmişlerdir bu dünyadan.

Ruhları şad mekânları cennet olsun.

***

Karadır kaşların ferman yazdırır
Bu dert beni diyar diyar gezdirir
Lokman hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin

Ormanlardan aşağı aşar gelirim
Nazlı yâri kaybettim ağlar gezerim

….. Ve devam eder gider bu türkü asırlar boyunca.