A Milli Futbol Takımımız Avrupa Futbol Şampiyonasında başarılı neticeler elde etmiş ve verdiği mücadele ile milletimizin göğsünü kabartmıştır. Bu neticelere en fazla sevinenler ise yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız yani gurbetçilerimiz olmuştur.

Doğduğu, toprakları terk ederek ekmek parası uğruna başka memleketlerde yaşayan Türk vatandaşlarımız, futbol takımımızın aldığı sonuçlardan dolayı Türk olmanın gururunu yaşamışlardır. Yurt dışında ikinci sınıf vatandaş yerine konulan gurbetçilerimiz futbol sayesinde bir nebze gururlanmış, sokaklarda ellerinde Türk bayraklarıyla adeta gurbeti anavatana çevirmişlerdir.

Türkiye’de hemen her ailenin içinde veya yakınında bir gurbetçiye rastlamak mümkündür. Bu oranın en fazla olduğu vilayetlerden biri de Trabzon’dur. Aslında gurbetçilik adeta Trabzon’un kaderi gibidir. Zira Trabzon’un arazisinin dar ve engebeli olması ve bu sebeple tarımsal üretimin kısıtlı kalması burada yaşayan insanları ister istemez ticaretle meşgul olmaya itmiştir. Trabzonlular da ticari faaliyetlerin daha geniş olduğu uzak vilayetlere giderek iaşelerini temin etmeye çalışmışlardır.

Trabzonlular bugün Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanına dağılmıştır. Aslında “Bize Her Yer Trabzon” sloganı da bu durumun bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Yani bu slogan aslında eski şaşalı günlerini kaybeden bir şehrin ve o şehir halkının dünyanın dört bir yanına dağılması neticesinde oluşmuştur. Bu nedenle “hangi coğrafyaya gitsen bir Trabzonluya rastlarsın” iddiası bir anlamda gerçeklik kazanmıştır.

Gittikleri yerlerde dahi kimliklerini muhafaza eden ve her yeri Trabzon olarak gören Trabzonluların bugün kanıksayarak yaşadıkları ya da yaşamak zorunda kaldıkları gurbetçiliğin ilk yapıldığı memleket Rusya idi. Zira Trabzonlular Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, geçimlerini sağlamak amacıyla Rusya’ya gidip orada pastacılık, fırıncılık ve garsonluk gibi işler yapar ve keseleri dolu bir şekilde şehre dönerlerdi.

Trabzonlular için Rusya’ya gidip çalışmak oldukça kârlı bir işti. Fakat Birinci Dünya Savaşı ve Bolşevik İhtilali bu işçi hareketliliğine son vermiştir. Bu meseleyi konu edinen bir yazar Trabzonluların gurbetçilik deneyimleri ile ilgili şu ifadeleri kullanmıştır: “Savaşın Trabzon’a ekonomik sahada çıkardığı diğer bir acı reçete ise Rusya ile Trabzon arasında yaşanan ve şehre sermaye girişini sağlayan işçi hareketliliği konusunda yaşanmıştır. Zira savaş öncesi Trabzon Vilayetinde erkek nüfusun yaklaşık %40’ı Rusya’ya giderek orada sermaye birikimi yapardı. Ancak Bolşevik İhtilalı sonrası rejimin kapalılığından ötürü bu imkân ortadan kalkmış, bu da şehrin ekonomisi üzerinde olumsuz bir etki göstermiştir.” 

Cumhuriyetin ilk yıllarına gelindiğinde göç veren iller arasında en fazla adı anılan şehir Trabzon olmuştur. Zira eski ekonomik canlılığını kaybeden, büyük sanayi tesisleri bulunmayan ve tarımsal arazisi de kısıtlı olan Trabzon’da bir kısım halk bilhassa Marmara Havzasına göç etmek zorunda kalmıştır.

Trabzonlular, 1960’ların sonlarından itibaren iş ve aş uğruna bu sefer de yurt dışına Almanya-Hollanda gibi memleketlere gitmişlerdir. Bu durumun sonucu olarak dünyanın dört bir yanına dağılan Trabzonlular, gittikleri yerlerde ise kimliklerini bir şekilde muhafaza etmeyi başarmışlardır.

Görüldüğü üzere Trabzonlular gurbetçiliği en derinden yaşayanlar arasında gelmektedir. Umuyoruz zamanla milletimizin bu makûs talihi değişir ve ekonomik sebepler uğruna gurbetçilik girdabına girmek zorunda kalan halkımız, ihtiyaçlarını kendi topraklarında giderebilecek hale gelir.