Çakal, köpek cinsi bir hayvan türüdür.

Köpekgiller familyasına mensuptur ve dört farklı türü bulunur.

Bizim buralarda "Barli" olarak da bilinir.

Çakallar, küçük avcılar ve leşçillerdir.

Yani daha çok hazır lokma peşindedirler.

Peki, "Çakallık" nedir?

Türk Dil Kurumu'na göre bu kelime; hilecilik, düzencilik, kurnazlık ve açıkgözlülük anlamına gelir.

Gözü doymaz, hep aç

Yani Çakallık, bir nevi ahlaki çürümüşün simgesidir.

İşte buradan hareketle diyebiliriz ki; Çakal ve Çakallık aslında birbirinin aynısıdır.

Ha leşle beslenmek, ha hilecilik yapmak!

Sonuç aynı,

Emek harcamadan, başkalarının hakkına göz dikerek geçinen asalaklar.

Dün medyada ilgimi çeken bir haberle karşılaştım.

KTÜ Orman Fakültesi Yaşam Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, dünyadaki Çakal popülasyonunun büyük bir artış eğiliminde olduğunu tespit etmiş.

Vallahi tebrik ederim

Tam isabet hocam

Kendi kendime dedim ki: "Hocam, o kadar çok haklısınız ki! Sadece ormanlarda değil, hayatımızın her alanında Çakallar arttı! Hatta dünyayı ele geçirdiler bile!"

Prof. Dr. Başkaya dünyadaki Çakalların sürekli artış gösterdiğini tespit ettiği çalışmasını çok değerli bulduğumu ifade etmek istiyorum.

Buradan hareketle bir ironi yapmak istiyorum

Elbette gerçek payı çok yüksek.

Şöyle bir düşünelim:

Dünyayı kimler yönetiyor?

Kimler düzeni sağlamaya çalışıyor?

Hangi güçler yıkıyor, talan ediyor ve ardından "Barış" getirme bahanesiyle o topraklara çörekleniyor?

İnsanları öldürüyor, yer altı zenginliklerini sömürüyor

Dünyanın en büyük çakalı kimdir?

Herkesin bildiği gibi Amerika!

Peki, en büyük Çakallığı yapan kim?

Kanlı elleriyle tarihin sayfalarına kazınan katil İsrail!

Çakal oğlu çakal bunlar!

Leşçidirler!

Beleşçidirler!

Hilecilik, düzenbazlık, kurnazlık onlardadır.

Gözleri doymaz!

Hatta domuzlar gibidirler.

Trabzon Boztepe'de Amerika'nın üssünün kurulduğu yıllarda bizim Temel, pencereden dışarı bakarken bir Amerikan askerinin ve bir domuzun tarlaya girdiğini görür.

Temel, babasına seslenir:

"Baba, baba! Tarlaya bir Amerikan askeriyle bir domuz girdi, hangisini vurayım?"

Babasının cevabı nettir:

"Amerikan askerini vur evladım, nasıl olsa domuzun karnı doyunca tarladan çıkar gider ama Amerikan askeri doymaz, tarladan çıkmaz!"

Ne kadar doğru bir tespit.

Bir girdikleri yerden bir daha çıkmak nedir bilmezler.

Çöreklenirler oraya

Şimdi de gözlerine Gazze’yi kestirmişler utanmazlar.

Bir de dünyanın her yerinde bireysel takılan Çakallar vardır.

Tabii sadece dünya çapında değil, bazen tek tek bazen sürü şeklinde dolaşır bu Çakallar, her yerdeler yani.

Bizim Türkiye’de de sayıları az değil, çoktur.

Prof. Dr. Şağdan Başkaya hocamın da tespit ettiği gibi her geçen gün popülasyonları artıyor.

Sabah akşam tek düşünceleri "Nereden ne koparabilirim?"

"Kimi nasıl dolandırabilirim?"

"Kimin hakkına göz dikebilirim?"

Hangi leşe nasıl konacaklarının hesabını yapan bir sürü Çakal dolaşıyor ortalıkta.

Helal haram umurlarında değil, emek harcamak gibi bir dertleri yok.

Ve maalesef her geçen gün sayıları artıyor.

Bu yüzden son zamanlarda çok daha fazla duymaya başladık: "Vay çakal seni vay!"

Prof. Dr. Şağdan Başkaya hocamın tespitine sonuna kadar katılıyorum.

Çakallar her yerde ve sayıları her geçen gün artıyor!

Allah herkesi büyük ve küçük çakalların şerrinden korusun.