Bazı milletler marşlarını savaş ortamlarında, zor zamanlarda ortaya çıkarmış, bazıları da geniş bir zamanda, uzun tartışmalar ve öneriler sonucu beğendikleri bir parçanın millî marşları olmasına karar vermişlerdir. Bizim İstiklal Marşımız zor zamanların ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle dünya marşlarında bağımsızlık, vatan, kahramanlık, yiğitlik, özgürlük, hürriyet, düşman, gibi ana temaların ortak olarak kullanıldığı görülmektedir.
Birçok eylemde olduğu gibi ulusal marşların ortaya çıkmasında dinî düşüncelerin etkisi görülmektedir. Marşların kaynağını da dinî törenlerde Tanrıları, kahramanları övmek, kutsamak ve yüceltmek adına müzik eşliğinde söylenen Latince Hymne diye adlandırılan dinîparçaların oluşturduğu bilinmektedir.
Marş kelimesinin kökeninde birlikte hareket etme anlamı vardır. Bu da birlikte söylemekten, birlikte hareket etmekten çıkmıştır. Özellikle askerlerin spor eğitimi yaparken söyledikleri bu türden parçalar marş niteliğindedir. Daha sonraları miting alanlarında kalabalıkların seslerini duyurmak için hep birlikte söylemiş oldukları marşların mantığını da bu anlayış oluşturmaktadır. Zamanla her grup, her meslek kendi fikri yapısını, ülküsünü yansıtacakmarşlar besteleme yoluna gitmiştir.
Birlikte hareket etmenin getirmiş olduğu gürültülü manevî coşku, duyanların zihninde bırakmış olduğu etki savaşlarda da müzikten yararlanmanın önemini ortaya koymuştur. İlk çağlarda kötü ruhları kovalamak için kullanılan müzik, savaşlarda da askere coşku verme aracı olarak kullanılmıştır. Mehter marşlarının vermiş olduğu coşkuyu bugün de hissetmemek, ondan etkilenmemek mümkün değildir.
Dünyada milletlerinin marşlarında sözlerden ziyade ritminin ön plana çıktığı görülmektedir. Ritmin güçlü olduğu yerlerde sözün anlamı ikinci plana düşmektedir. Fakat asıl olan da söz ve ritmin uyumlu olmasıdır. Beste demek bağlamak demek, sözün müziğe nikâh akdi gibi bağlanmasıdır. Bu nedenle müzik parçalarında söz ve müziğin birbiri ile uyum göstermesi gerekmektedir. Anabritannica’da marş için ritmi iyice belirgin, yalın ve düzgün musiki cümleleri ile yazılmış, temposu genellikle yürüyen bir topluluğa eşlik etmeye uygun olan müzik türü olarak tanımlanmıştır. Marşların sözlerinden ziyade müziğinin ön plana çıktığı görülmektedir.
Millî marşlar millî kimliğin, bağımsızlığın, millet olmanın en önemli işareti olduğu için millî marşların söz ve müziğinin de özel olması, başka milletlerin marşlarının söz ve müziğine benzememesi gerekmektedir. Çünkü o müzik, o söz üzerinden bir neslin ruhuna millî bir duruş, bir kimlik kartı verilmektedir.
Epictetus, İnsanın ana vatanı çocukluğudur der, özellikle okullarda ve diğer alanlarda her daim çalınan ve söylenen ulusal marşlar her insanın ana yurtlarından birisini oluşturmaktadır. Bu ses kulağın alıştığı, ona meftun olduğu sestir. Kişiler günün birinde vatanlarından ayrı düştüklerinde, ana sütü gibi içlerine sinmiş, onlarda bir öz oluşturmuş millî marşlarını duyunca o marşı ürpererek dinler, vatanın niçin anaya benzetildiğinin anlamına vakıf olurlar. Bu nedenle millî marşların söz ve müziğinin orijinal olması, başka bir milletin marşına benzememesi gerekmektedir.