Batılıların yapmış olduğu sömürge ve emperyalizm hareketleri dünyada millî duyguların artmasına neden olmuştur. Sömürü altında tutulan milletler, iç dünyalarında biriktirmiş olduklarını nefretlerini fırsatını bulduklarında dışa yansıtmışlar, bu durum da onlarda millî bilinci daha da keskinleştirmiştir. Osmanlı’da Türklerin en az Türklük bilincini taşıyor olmalarında, onların hâkim konumda olmalarının, azınlık hissini yaşamamalarının etkisi vardır.
1914 yılında dünyanın yüzde seksen beşini emperyalist ülkeler yönetmekteydiler. Bu durumun yansıması olarak yönetilenler, yönetenlere karşı bir bilinç geliştirmeye başlamışlardır.
Sanayi devrimi ile birlikte İngilizler, Hintlilerden ucuza almış oldukları ham maddeleri buharlı gemilerle Manchester’e ulaştırmış, burada makine gücü ile üretmiş oldukları tekstil ürünlerini Hint piyasasına sürmüşlerdir. El emeği ile geçinen Hintli esnaf ve sanatkârlar çok zor durumda kalmış, bu da onların işlerini kaybetmelerine ve de köylerine dönmelerine neden olmuştur. Köyüne dönen insanlara tarım arazileri de yetmeyince halkta büyük bir yokluk ve sefalet oluşmuş, bu durum aynı zamanda İngiltere’ye karşı bir nefreti ve Hint milliyetçiliğini tetiklemiştir. Zaten İngiliz emperyalizmine başından beri karşı olan bazı Hintliler bu durumu da kullanarak Hintlilerde millî bilincin gelişmesini sağlamışlardır. Hintlilerin yaşamış olduğu bu durumu hemen hemen her ülke yaşamıştır.
Komünizm emperyalizme karşı doğmuş bir tepki hareketidir. Lenin Avrupa’nın tüm dünyayı sömürü hâline getirmesine isyan etmiş ve onlara karşı sosyalist hareketi hızlandırmıştır. Lenin baskı altındaki insanları kurtarmak ve bütün dünya insanlarının özgürlüğe kavuşmalarına yardım etmek amacıyla yola çıkmış, sosyalizmi yaymayı amaçlamıştır. Lenin emperyalizme karşı kışkırttığı toplumları daha sonra kendisi sömürmüştür.
Başta İngiltere olmak üzere Fransa ve Hollanda gibi ülkeler, sömürü ülkelerinde milliyetçiliği önlemek, sömürü düzenlerini uzun süreli devam ettirmek için sömürdükleri ülkelerde kültürel emperyalizme başvurmuşlardır. Kendilerinin iktidarda durmaları tepkiye neden olduğu için onlar, zihinsel olarak kendilerine benzeyen kişileri iktidara getirmeyi amaçlamıştır. Eski İngiliz bakanlarından Thomas Macualay, elimizdeki kısıtlı imkânlarla Hindistan’ın tamamını eğitmemiz mümkün değil, yapmamız gereken şey, hükmettiğimiz milyonlarla aramızda tercüman görevini üstlenecek sınıf yetiştirmektir. Bu sınıfın kanı ve rengi Hintli; zevkleri, ahlâkı ve aklı İngiliz olacaktır, derken bu durumu kastetmiştir.
Bu yolla başta İngilizler olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri, kendilerine hayran bir nesil yetiştirmiş ve onların ülke yönetiminde söz sahibi olması için çaba sarf etmişlerdir. Diğer yandan bu ülkeler sömürü altına aldıkları ülkenin basınını kendilerine propaganda ajanı gibi kulanmış, kendilerini yüceltecek ajan yazarlar bulmuş, onların vasıtasıyla kendilerini kurtarıcı, yüce bir millet olarak sunmuşlardır.
Bizim Kurtuluş Savaşımız emperyalizme karşı bir isyandır. Millî Mücadelenin ruhu emperyalizme karşı bir başkaldırıdır. Atatürk Millî Mücadele ile tüm dünyayı esir alan emperyalistlere karşı bir direnç geliştirmiş ve sömürü altındaki diğer ülkelere örnek olmuştur.
Batı, sömürdüğü ülkelerin haritalarını birbirlerine kargaşa çıkartacak şekilde oluşturmuş, birçok ırka mensup ülkeleri tek devlet, tek ırka mensup ülkeleri de Ortadoğu da olduğu gibi çok devlet olacak şekilde belirlemiştir. Sonra bu azınlıklarda milliyetçilik duygularını körükleyerek ülke içinde kargaşa çıkartmayı ve ülkeyi kendi içi ile meşgul etmeyi amaçlamış ve bunda da başarılı olmuştur.
Avrupa bir yandan “Ksenefobi” denilen yabancı düşmanlığını önlemeye çalışmaktadır. Yabancı düşmanlığının altında etnisite denilen ve kan bağı üzerinden katmanlaşan bir duygu hâkimdir. Bu çok kaba ve ilkel bir yaklaşımdır. Fakat bu duyguları körükleyenler de yine Avrupalılar olmuştur. Bu durumdan en fazla Fransızlar acı çekmektedir. Çin kendisini yıllarca sömüren başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerinden er geç intikamını alacaktır.