Trabzon, her iki genel savaştan da olumsuz etkilenen vilayetlerden biridir. Mesela Birinci Cihan Harbi Trabzonlular için acı tecrübelerin yaşandığı bir süreçti. Zira 1916 yılında yaşanan Rus işgalinin hemen öncesinde Trabzonluların büyük bir kısmı muhacir olmuş ve şehirden ayrılmışlardı.

Trabzon’u işgal eden Ruslar, şehri kendi askeri hedefleri doğrultusunda adeta yıkıp yeniden inşa etmeye kalkışmışlardı. Maçka'ya kadar demiryolu döşeyen Ruslar, Akçaabat sahil yolunu ıslah etmiştir. Maraş Caddesi’ni açan Ruslar, şehre su getirmek için bazı çalışmalar yapmıştır.

Trabzonlular ise bu iki yıl boyunca Anadolu’nun dört bir yanına dağılmışlardı. Kimileri yollarda perişan olmuş, kimileri ise bir daha Trabzon’a hiç dönememiştir.

1917 yılında patlak veren Bolşevik İhtilali’nin ardından Ruslar ’da çözülme başlamış ve nihayet 1918 yılının 24 Şubatında Trabzon işgalden kurtarılmıştır.

Trabzon için artık yaraların sarılma zamanı gelmişti. İşgalin izlerinin silinmesi gerekiyordu fakat elde avuçta hiçbir birikim yoktu.

İşgalin ardından genel manzaraya bakıldığından bir zamanlar cenneti andıran bir görüntüsü olan Trabzon’da yollar pis ve bozuk bir durumdaydı. Buna ilaveten evler yıkılmış, salgın hastalıklar yayılmış, şehir adeta harabeye dönmüştü.

 

 Birinci Cihan Harbi’nin ortaya çıkardığı bu acıklı halleri bir şekilde hafifleten Trabzonlular bundan 20 yıl sonra bu sefer bir başka büyük savaşın etkilerini derinden hissetmeye başlamıştır.

Türkiye her ne kadar İkinci Dünya Savaşı’na katılmamış olsa da savaşın ortaya çıkardığı olağanüstü ortam ekonomik ve sosyal sorunların yaşanmasına neden olmuştu.

Erkek nüfusun askere alınması üretimi düşürmüş bu da tarıma bağımlı bir ülke olan Türkiye’de açlık tehlikesini ortaya çıkarmıştır. Ekmekler karneyle dağıtılmış, halk büyük bir perişanlık yaşamaya başlamıştır.

Zaten tarım arazisi noktasından zengin olmayan Trabzon, yukarıda ifade edilen sorunları daha fazla yaşamıştır. Trabzon halkı, kendisine yetecek derecede mısır üretemediğinden bu ihtiyacını dışarıdan temin ediyordu. Savaş öncesinde Samsun’dan gelecek olan gemileri dört gözle bekleyen Trabzonlular, savaş sırasında kıtlık tehlikesinin içine düşmüştür.

Fındık tarlaları sökülmeye başlanmış, ihtikâr ve karaborsa günlük hayatın bir parçası haline gelmiştir. Milli Korunma Kanunu mucibince 1941 yılı sonundan itibaren Trabzon’da ekmekler karneyle dağıtılmaya başlanmıştır.  Trabzonlular 1931’de 13 kuruşa yediği ekmeği, 1943 yılında 34,5 kuruşa, hem de karne karşılığında yiyebiliyordu.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Trabzon’da hemen her ürün ve hizmet üzerinde büyük fiyat artışları yaşanmıştır. Savaş öncesinde 5-6 liraya alınan ayakkabılar 10 liraya satılmaya başlanmış,  Soğuksu, Zefanos ve Kireçhane gibi sayfiye yerlerinde ev kiraları yüzde yüz oranında yükselmiştir.  Şehir dâhilinde hizmet veren taksiler bir gün evvel 2,5 liraya gittiği bir yere iki gün sonra 3 lira istemeye başlamıştır.  Piyasalarda o kadar büyük bir boşluk ve intizamsızlık oluşmuştu ki halk,  adeta esnafın insafına terk edilmişti.

Trabzonlular savaş döneminde bir parça bez dahi temin edememiştir. Özellikle uzak köylerden ölülerini kefenlemek için şehre gelen ve Sümerbank Mağazası’nda saatlerce beklemek zorunda kalan ve bulabilirse bez alıp tekrar 5-6 saat yolculuktan sonra köyüne dönen insanların durumu, savaşın Trabzonlulara yaşattığı kötü tecrübelerden biriydi.

Neticede her iki savaşta da Trabzon halkı türlü sıkıntılar yaşamış geride acı dolu hatıralar kalmıştır.