Ülke futbolu her kulvarda sıkıntı içerisinde, bunalım içerisinde.

Şampiyonlar Ligi adaylarımızdan Süper Lig ikincisi Fenerbahçe bir yıldır topa vurmamış, maçlarını komşu ülkede oynamak zorunda kalmış, ülkesi işgal altındaki Ukrayna ekibi Dinamo Kiev’e, Lig lideri Trabzonspor’da market değeri olarak asla rakip sayılamayacak Danimarka ekibi Kopenhag’a elendi.

Yakın tarihe kadar gruplara biri direk, biri ön eleme ile iki takım yollayan Süper Lig Eylül ayını göremeden Şampiyonlar ligine veda etti.

Kulüp futbolundan umduğunu bulamayan futbolsever için Uluslar Liginde C Grubuna düşmüş Milli takımın kağıt üzerinde kendinden zayıf rakiplerle yapacağı maçlar çölde vaha niteliğinde idi. Rakiplerin 100-150 binlik ada ülkeleri olması, aradaki kalite farkının bu kadar açık olması koltuklara uzanıp maç seyredebilme ve farklı galibiyetlerin tadını çıkarabilme ihtimalini artırıyordu.

Rakiplerin c klasmandan olması bile futbolseverin huzur içinde maç izlemesinin önünü açmadı, maç sonu eğlencelerine mümkün kılmadı. Yine ölüp ölüp dirildiler, yine ahlarla vahlarla 90 dakikaları tükettiler! Hatta Luksemburg maçının son dakikasına genç İsmail o golü atmasa Türk milli takımı bir üst lige dahi çıkamayacaktı.

Bunlara birde Hamit Altıntop’un etik dışı, kahvehane ağzı ile TRT de yaptığı konuşma ile başlayan kavgalar eklenince yerel liglere verilen bu 15 gün ara futbolseverler için tam bir hayal kırıklığı oldu diyebiliriz. Magazin severler için güzel futbol severler için uzun ve zor bir haftadan sonra geldik tekrar kendi yerel ligimize.

Rakip Modern futbolun önemli ve genç ismi Çağdaş Atan’ın Kayserispor’u idi.

Maça ev sahibi Kayserispor İştahlı, sert ve tempolu bir oyunla, Trabzonspor savunma oyuncularına baskı yaparak başladı. Bu sayede hem Fırtına’nın geriden oyun kurmasının önüne geçti, hem de golde olduğu gibi basit hata kovaladı.

Bir taşla iki kuş.

Abdullah hoca ise rakibi ikinci bölgede karşılamayı tercih etti. Rakibin kendi birinci bölgesinde top yapmasına özellikle müsaade etti. Sabırla rakibin hucum etmesini bekleyerek geride bırakacağı geniş alanlardan gol bulmayı planladı. Tabi kimse Uğurcan’dan böyle bir basit hata beklemiyordu.

Buna rağmen, ilk yarı boyunca Fırtına oyun olarak çok üstün görünmese de pozisyon olarak rakibine ciddi bir üstünlük kurduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Trezeguet, Bakasetas ve Maxi Gomez olmak üzere birçok oyuncu ona yakın pozisyonu heba etti.

İkinci yarı tümüyle Trabzonspor’un hakimiyetinde başladı.50’nci dakikada direkten dönen top, 52’de çizgiden çıkarılan top golün işareti gibiydi. İşareti vardı lakin gol bir türlü gelmek bilmiyordu ki, Abdullah hoca 3 değişiklikle maça müdahale etti.

Değişiklikler zaten 11 kişi savunan Kayserispor’u iyice geri yasladı. Her saniye pozisyonlar üreten Fırtına bir türlü gole ulaşamayınca Abdullah hoca bu sefer ikinci santraforunu Kral Umut Bozok’u sahaya attı. Goller de bu değişiklikten sonra geldi.  Önce penaltıdan Bakasetas, sonra da Kaptırılan bir topta Umut Bozok skoru belirledi  (2-1).

Teşekkürler çocuklar