Türkiye’yi son 30 yıldır Karadenizliler yönetiyor desek abartmış sayılmayız. Rizeli hemşerimiz merhum Mesut Yılmaz’ın başbakanlığından tutun da, Murat Karayalçın’ın Başbakan yardımcılığına kadar geçen süreçte Karadenizliler her dönem kabinelerde güçlü olarak görev almıştır.
Yaşar Topçu’nun Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na, Eyüp Aşık’ın birkaç dönem devlet bakanlığı görevlerinde bulunmaları Koray Aydın’ın yine Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nda bulunması Karadeniz Bölgesi için hep avantaj olmuştur.
2002 yılında tek başına iktidara gelen AK Parti ile yine Rizeli hemşerimiz Recep Tayyip Erdoğan ise son 22 yıla damgasını vuran isim oldu.
Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı gibi en üst düzeyde bulunan Karadenizli siyasetçilerimiz varken bu fırsatı yeteri kadar değerlendirebildik mi?
Tüm Karadeniz Bölgesi olarak söylüyorum son 30 yıldır devletin yönetimini elinde bulunduran Karadenizli devlet adamlarının bölgelerine yeteri kadar yatırım yapabilmiş mi veya Karadeniz Bölgesinde yaşayanlar bu fırsatı değerlendirebilmiş mi?
Bu şansı iyi kullanabilmiş miyiz?
Elbette bazı hizmetler yapılmış bunu asla inkâr edemeyiz ama Karadeniz Bölgesi’nin makûs talihini yenebilecek yatırımlar yapılabilmiş mi?
Bana göre hayır
Karadeniz Bölgesi’nin kötü kaderini değiştirecek ne çay, ne tütün ne de fındıktır.
Gelişen teknoloji ile küçülen dünyada bölgenin kalkınmışlığını sağlayacak olan tek öge yol ve ulaşımdır.
Kara, deniz, hava ve demiryoludur.
ANAVATAN iktidarının en dirayetli bakanlarından biri olan Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun “Karadeniz Sahil yolunu tamamlamasan kendimi Beşikdüzü’nün meydanında asacağım” kararlılığı bugünkü sahil yolunun bitmesine vesile olmuştu.
Yani kararlılık.
Demek ki inanmak ve başarmak.
Yaşar Topçu başarmıştı.
Topçu’dan sonra Bayındırlık ve İskân Bakanlığı görevlerine gelen Karadenizli siyasetçilerden Koray Aydın, Faruk Nafiz Özak, Mustafa Demir (Trabzonlu), Erdoğan Bayraktar, Mehmet Cahit Turhan, Adil Karaismailoğlu ve Abdulkadir Uraloğlu bizim için bir şanstı.
Bu kadar şanslı bir bölge, bu kadar şanslı bir şehir olmamıza rağmen 30 yılda sadece Karadeniz Sahil Yolu’nun yapılması bizim başarısızlığımız veya ayıbımız mıdır?
Mustafa Kemal Atatürk döneminde Devlet yatırım programına alınan ancak bu kadar yıla ve bu kadar fırsatlara rağmen hala Demiryolu’nu tartışıyor olmamız bizim başarısızlığımız veya ayıbımız değil midi?
Beceriksizliğimiz değil midir?
30 yıllık sürede 30 yıllık tanjant yolunun bitirilmesiyle övünülmez elbette.
1984 yılında Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde temeli atılan Tanjant Yolu’nun 30 yıl sonra AK Parti iktidarında tamamlanabilmesi övünç kaynağımız olmamalı elbette.
O da bizim ayıbımızdı.
Yol surların üzerinden mi altından mı çevresinden mi geçsin kısır döngüleriyle yıllarca Trabzon cezalandırılmadı mı?
Erdoğan Bayraktar’ın bakanlığı döneminde başlattığı Kanuni Bulvarı’nı hala bitirememişsek bu bizim ayıbımız değil midir?
Yine ANAP iktidarı döneminde 1 liralık ödenekle devlet yatırım programına alınan Güney Çevre Yolu’nu hala konuşuyorsak bu bizim ayıbımız değil midir?
Karadeniz Bölgesi olarak Samsun’dan Sarp’a demiryolunu beklerken ne zaman başlayacağı belli olmayan Akyazı-Meydan arası hafif raylı sistemle avunmak mıdır?
Karadeniz insanı her daim devletine karşı sorumluluğunu yerine getirmişken, ne yazık ki iktidardakiler, Karadeniz Bölgesi’ne karşı sorumluluklarını tam olarak yerine getirebilmişler midir?
Tekrar söylüyorum
Son 30 yıldır Cumhurbaşkanı da, başbakanı da, bakanlıkları da Karadenizlilerde iken hala bu yatırımları tartışmak, tarihi fırsatları değerlendirememek bizim eksikliğimiz değil midir?
Trabzon’un etkin 5 bakanlığı elinde bulunduğu fırsat dönemini değerlendirememe ve yıllardır aynı sorunları konuşuyorsak bu kimin eksikliğidir?
Son Bakan Abdulkadir Uraloğlu
Belki de son şansımızdır.
İyi değerlendirmemiz lazım.
Tüm bölge milletvekilleri de değil ellerini gövdelerini taşın altına koyup son fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekir.
Çünkü bu şansı bir daha asla yakalayamayız.