Türkiye gibi tatil cenneti başka bir ülke var mı bilmiyorum. Tatil derken, tatil beldelerinden bahsetmiyorum. Tatil sürelerinden, tatil günlerinden bahsediyorum.

Yılbaşı, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Cumhuriyet Bayramı, Gençlik Ve Spor Bayramı, Çocuk Bayramı, İşçi Bayramı derken sürekli bir tatil modundayız.

Çalışırken bile aklımız tatilde, yıllık izinde. Tatili düşünmekten işe adapte olmakta güçlük çekiyor bazılarımız. Hele devlet memurları her tatili kullanıyor, çünkü sistem öyle kurulmuş. İşçi Bayramında dahi işçiler çalışırken memurlar tatil yapıyor, ne ilginç değil mi?

Tatile gitmeden bir gün önce idari izin yapıp işten erken çıkanlar bile var. 9 günlük Kurban Bayramı tatilini geride bıraktık. Tatil deyince zaten en baştakilerin aklına direk turizm geliyor. O yüzdendir ki turizm hareketliliği daha canlı ve daha yoğun olsun diye tatilleri hiç düşünmeden onaylıyorlar.

Elbette turizm deyip de geçmemek gerek, ülkemizin başlıca gelir kapısıdır turizm. Birçoğu sektör tatillerde, özellikle yaz mevsiminde iş yapıyor para kazanıyor. Bölgemiz de son dönemlerde turizm konusunda epey bir dikkat çekiyor.

Esasen yazımın konusu, çok tatil yapıyor az çalışıyoruz olacaktı ama yazıyı akışına bırakınca dönüp dolaşıp yine turizme doğru gidecek gibi. Nasıl gitmesin ki, pandemi, yangınlar, seller, depremler derken ülkede çalışma hayatı ile birlikte turizm de epey bir sekteye uğradı.

Her ne kadar enflasyon canavar haline bürünse de, insanlar pandemiden sonra evlerinde yerlerinde sıkılmış, farklı yerlere farklı coğrafyalara gitme peşinde. Fırsatını buldukça şartlarını zorlayıp yine de gidiyorlar, kimi tatile, kimi yaylaya, kimi sılaya.

Her bayram olduğu gibi bu bayram da Uzungöl’e gittim ortamı gözetleme imkânı buldum. O sosyal medyada sıkça gördüğünüz yoğun trafiğe ben de bile bile yakalandım. Taşkıran’dan Uzungöl’e tam bir saatte gidebildim.

O bölgede günübirlik işlerini yapan, ulaşım sağlayan insanlar turizm uğruna trafikte işkence yaşıyor desem yeridir. Trabzon’da turizm deyince akla ilk Uzungöl gelir, ama maalesef Uzungöl’ün hâlâ doğru düzgün bir yolu yok!

Her bayram aynı çileyi yaşıyor orada insanlar. Of’tan yukarı Uzungöl’e kadar süren bir yol yapımı var ki, yıllardır bitirilemiyor. O yolu bitirmek neden bu kadar uzadı, neden o çileyi bölge halkı çekiyor aslında ben biliyorum da buradan anlatmam çare olmaz, yazsam sayfalara sığmaz!

Ama şunu net olarak söyleyebilirim, Uzungöl’de imar işine çözüm bulmadan yol da bitmeyecek gibi. İş dönüp dolaşıp imara dayanacak. Bir Uzungöl imar planını bile yıllardır çözüme kavuşturamadılar.

Nice hükümetler, nice bakanlar, nice idareciler, geldi geçti de Uzungöl’ün imarına bir çözüm bulamadılar. Daha geniş bir yazımda inşallah imar ile ilgili problemleri de yazmaya çalışacağım.

Turizm sezonu başladı, işler açıldı. Yazımın konusu da madem yine turizme döndü o halde turizm için biraz daha kafa yoralım. Ey ilgililer, yetkililer; ne olursunuz günü kurtarmayalım, geleceği düşünerek turizm yapalım. Yapalım ki bu canlılık her daim sürsün. Yoksa yarın çok geç olacak!

Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Kalın sağlıcakla.