Hızır ve İlyâs isimlerinin halk ağzında aldığı şekilden ibaret olan hıdrellezin, kökü İslâm öncesi eski Orta Asya, Ortadoğu ve Anadolu yaz bayramlarına dayanmaktadır. Ahmet Yaşar Ocak’ın Diyanet İslam Ansiklopedisi’nde bu konuyla ilgili yazdığı maddede verilen bilgilere göre hıdrellez, halk arasında ölümsüzlük sırrına erdiklerine ve biri karada, diğeri denizde darda kalanlara yardım ettiklerine inanılan Hızır ve İlyâs peygamberlerin yılda bir defa bir araya geldikleri gün olarak kabul edilmekted
Bu anlamlı gün Osmanlı Devleti'nde 6 Mayısta kutlanırdı ve bu gün halk arasında yaz mevsiminin başlangıç tarihi sayılmaktaydı. Nitekim eski takvimde yıl ikiye ayrılmış olup 23 Nisan'dan (6 Mayıs) 26 Ekim'e (8 Kasım) kadar süren 186 gün “Hızır günleri” adıyla yaz mevsimini, 23 Nisan'a kadar devam eden 179 gün de “Kasım günleri” adıyla kış mevsimini oluşturuyordu. Hıdrellez de kışın sona erip yazın başladığı gün olarak kutlanmaktaydı.
Hıdrellez günü, geçmişten günümüze Trabzon’da da çeşitli etkinliklere sahne olmuştur. Trabzonlular takvimler 6 Mayıs gününü gösterdiği zaman hep birlikte toplanır, şehrin sayfiye yerlerine gider akşama kadar eğlenirdi. Hıdrellez günü şehir halkı büyüğünden küçüğüne gencinden yaşlısına bu özel günün tadını doyasıya çıkarırdı.
Mesela Trabzon halkının 1932 senesindeki Hıdrellez kutlamaları oldukça renkli geçmişti. Söz konusu kutlamalarla ilgili yerel basında yer alan bir haberde hıdrellez kutlamalarının her senekinden daha tatlı, daha coşkun ve daha alakalı bir şekilde geçtiğinden söz edilmişti. Bu anlamlı günde Trabzonlular, bir araya gelerek kafileler halinde şehrin sayfiye yerlerine giderek doyasıya eğlenirdi. Soğuksu, Boztepe, Çamlık mevkilerine akın eden insanlar akşama kadar piknik yapar, horon oynardı.
Hıdrellez günü Trabzonluların en büyük korkusu havanın yağmurlu olmasıydı. Zira piknik alanlarına akın eden insanların tadını, tuzunu kaçıran şey aniden bastıran yağmurlardı.
1941 yılına yolculuk yaptığımızda Trabzon halkının hıdrellez bayramını doyasıya kutladığı görülmektedir. Gazeteci Cemal Rıza, o gün Trabzon’da yaşananları şu şekilde tasvir etmiştir:
Şehirde sağa sola canlı bir hareket var, otobüsler ve otomobiller açılın yol verin diye bağırıp duruyorlardı. Yeşeren kırlar senenin şahit olamadığı heyecanlı bir günü yaşıyor!
Bu ne hücum bu ne akın! Annelerin göğüslerine bastırdıkları çocuklar da bil şuurlu heyecan seziliyor, Hıdrellez’e gidiyoruz!
Trabzon’da Hıdrellez’in en civcivli, şatafatlı, hatta haşmetli sahnesi Çifte Çamlıktır. Çifte Çamlık’ta toprağın çıplak tarafı kalmamış, halı ve kilimler örtülü. Hiç tanışmadık aileler, sofralarındaki kuzu dolmalarına kaşık uzatacak kadar birbirlerine yakın oturuyorlar. Biraz yüksekten ilmeklenen salıncaklar herkesin başı üzerinden kayıyor.
Horon, kemençe, davul, zurna gırla gidiyor.
Görüldüğü üzere Trabzonlular için hıdrellez, insanlar arasında birlik ve beraberlik duygularının üst seviyede yaşandığı bir gündü. Kalabalıklar bir sofra etrafında toplanır, farklı ailelere mensup kişiler tek bir horon halkası içine dâhil olarak eğlenirdi.
Günümüzün modern dünyasında eski bayramlar, eğlenceler unutulduğu gibi artık hıdrellez bayramını kutlayanların sayısı da azalmıştır. Öte yandan bayramın kutlandığı yerler ise beton yığınları ile doldurulmuştur. Böylece geleneksel kültürümüzün en canlı örneklerinden biri olan hıdrellez bayramı da neredeyse tarihe karışmıştır.