Şu günlerde otel yangınından ötürü turizm konuşulmaya devam ediliyor. Otellerde yangına ve diğer durumlara karşı eksikler var mı, yok mu irdelenmeye sorgulanmaya başlandı. Bakanlıkça alınan tedbirlerin yeterli olup olmadığı yeniden gözden geçiriliyor.
Bölgemizde de ahşap kaplı birçok odaları lambri olan oteller mevcut. Bu oteller bakanlık harekete geçmeden kendilerini çoktan gözden geçirmiştir. Zira bölgemizde o kadar da vicdansız esnaf olduğunu düşünmüyorum.
Oteller ve yeterlilikleri şimdilik bir tarafta şöyle dursun biz biraz da bölgemizde veya Trabzon’da alternatif turizm ile ilgili kafa yoralım fakat ilk olarak şunu söylemek gerek; her şeyden önemlisi sürdürülebilir bir turizm ve 12 ay turist için fiyat politikası kesinlikle gözden geçirilmelidir.
Trabzon’da alternatif turizm denilince ilk sırada sağlık turizmi yer alır diyebiliriz. Özel hastaneler sadece bölgeye değil, artık yurt dışında da acenteler vasıtasıyla şifa dağıtıyor. Müteşebbisler ve çalışanlarına baktığımız zaman sayıları dikkat çekici istihdamı ve döviz girdisini bu alanda görmek mümkün.
İstihdam demişken KTÜ’de farklı kategorilerde toplamda 28 kişilik bir personel başvurusuna 29 bin 187 kişi başvuruda bulunulduğu da Trabzon’daki işsizliğin bir boyutunu gösteriyor. Sanayi yok, fabrikalar yok, tarım alanımız zaten yok, hayvancılık desen o da yok. Yine işsizliğe çare nedir derseniz turizm diyebilirim. O yüzden alternatif turizme bu şehir önem vermelidir.
Sağlık turizminden sonra bu şehirde alternatif olarak doğa ve ekoturizmi de konuşabiliriz. Özellikle kışın dağlarımız ve yaylalarımız yıllardır kayak turizmi için keşfedilmeyi ve değerlendirilmeyi bekliyor. Mesela Uzungöl ve civarında yüksek kesimlerde çeşitli aktiviteler yapılabilir. Kar motorları ve snowboard ile bölgede dikkat çekici faaliyetler hayata geçebilir.
Keşfedilmemiş doğal güzelliğe sahip doğamızda macera ve spor turizmi de yapılabilir. Zigana’yı dağcılık ve kayak merkezi ile, Çaykara’da Solaklı Deresinin belli yerlerini rafting ile, dünyanın en tehlikeli yolları arasında ünlenen Derebaşı Virajlarını da bisiklet tutkunlarına alternatif turizm mahiyetinde değerlendirmek çok mu zor acaba?
Kültürel ve tarihi turizmimizden de istenildiğinde 12 ay faydalanılabilir. Yıllardır harabe gibi bekleyen Kuştul Manastırı bile restore edilse turist çeker fakat yetkililerin oradan haberleri yok. Alternatif turizmde gastronomi ve tarihi dokusuyla diğer kültürel zenginliklerimizden bahsetmek de mümkün.
Alternatif destinasyonlarımızla beraber alternatif turizmimiz de pekâlâ olur. Yeter ki tüm paydaşlarla ve ilgilileriyle bu işi artık ciddi ciddi düşünelim hayata geçirelim. Her yıl aynı şeyleri artık söylemekten öteye geçelim.
Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Gazze’de şimdilik sözde ateşkes olsa da unutma, unutturma! Sağlıcakla kalın.