Osmanlı Devleti, donanmasının 28-29 Ekim 1914 gecesi Rusya’nın Sivastopol ve Odesa limanlarını bombalamasıyla fiilen Birinci Dünya Savaşı’na girmiştir. Bu olay üzerine başta Rusya olmak üzere İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan ettiler. Osmanlı Devleti de 12 Kasım 1914’te bunlara karşılık verdi.
29 Ekim baskınından sonra Ruslar, Osmanlı Hükümeti’nin uzlaşma teklifini kabul etmemiş, Kafkas Ordusu 1 Kasım 1914’te harekete geçmiştir. Bir süre sonra Karadeniz sahilindeki Osmanlı şehirleri Rus savaş gemilerinin bombardımanlarına hedef olmaya başlamıştır.
Rus donanmasının hedefi Karadeniz’deki Osmanlı ticaretini ve bu sırada Trabzon üzerinden Kafkas Cephesi’nde mücadele eden 3’ncü Ordu’ya yapılan askeri nakliyatı durdurmaktı. Ruslar, esas olarak Zonguldak, Samsun, Akçaabat ve Trabzon limanlarını kendilerine hedef seçmişti. İşte bu tarihten sonra Ruslar Trabzon ve çevresini yoğun bir şekilde bomba yağmuruna tutmuştur.
Sivastopol ve Batum bombardımanlarının intikamını almak isteyen Ruslar ilk önce 17 gemi ile Trabzon şehrini ateşe verdiler. Bu bombardımanda Murathanoğlu Hasan Bey’in, Çulhaoğlu Hacı Kadir Efendi’nin konakları yıkılıp yandılar, şehrin Kemerkaya ve Meydan mahallelerinde evler yıkıldı, yangınlar çıktı. Şirin Hatun Mahallesi’nin sıbyan okulunun öğretmeni Halim Efendi ile hanımı ikindi namazlarını kılmakta iken evlerine düşmüş olan Rus mermisi ile her ikisi de şehit oldular.
Dönemin yetkilileri zamanla bombardımana önlem almak gayesiyle kıyılara gözcüler yerleştirmişlerdir. Gözcüler, Rus savaş gemilerinin nerelerde görünmüş olduklarını ve nereye doğru yol almakta bulunduklarını telefonla vilayete bildirirdi. Bunun üzerine valilik düşman gemilerinin Trabzon’a yaklaşmakta olduğunu halka duyurur, halk da dükkânını, tezgâhını bırakır, evlerini boşaltırdı. Ahali, Değirmendere’si, Kuzgun ve İmaret dereleri vadilerine, Ayasofya, Tekfur Çayır (Erdoğdu), Kindinar (Bahçecik), Soğuksu kırlarına çekilirdi.
Rus gemileri ise Trabzon’a yaklaştıktan sonra istediği yerleri, sahile çekilmiş kayıkları topa tutardı. Top sesleri şehirde yankılanırdı. Rus gemileri menzile girerse mantili denilen kısa mesafeli toplarla onlara karşılık verilir, böylece bir top düellosu başlardı.
Trabzon’un bombalandığı günlerden biri de 25-26-27 Ocak 1915 tarihleriydi. Bu üç gün boyunca Trabzon yoğun bir bombardımana uğramış, bir torpido bot batırılmış, birçok depo ve kışlalar tahrip edilmişti. 11 Şubat 1915 günü yapılan saldırıda ise 3 köprü yıkılmış, 50 deniz aracı batırılmıştı.
Neticede Trabzonlular 1914 sonrası, Rus savaş gemilerinin bombardımanları altında yaşamak zorunda kalmıştır. Zamanla bu durum alışılagelen bir şey olmuş, günlük hayatın bir parçası haline gelmiştir.
Dönemin canlı şahidi olan Mustafa Reşit Tarakçıoğlu anılarında bu durumu şu şekilde izah etmiştir:
Şu anlatılan hal tekrarlana tekrarlana halkta bir alışkanlık peyda etmişti. Rus gemileri gelmeyince halk bir gezinti hevesi içinde onları adeta beklerdi. Şehir halkı kırlara koşunca simitçiler, kebapçılar, şerbetçi vesaire satıcılar halkın toplanmış oldukları yerlere gider, oralarda ufak tefek pazarlar kurulur, alış veriş yapılırdı.
Artık bombalanmaya alışan Trabzon halkı, 1916 yılının Nisan ayında fiilen Rus işgaliyle karşı karşıya kalınca şehri terk ederek muhacirliğe çıkmış, acı dolu günler 24 Şubat 1918’e yani Trabzon’un kurtuluşuna kadar sürmüştür.