Zaman, hayatımızın en değerli kaynaklarından biridir. Her gün, geçmişte yaşadığımız anların gölgesinde, geleceğe dair umutlarımızla dolu bir şekilde yaşıyoruz. Ancak, çoğu zaman zamanı nasıl kullandığımızı yeterince sorgulamıyoruz. Zamanı verimli kullanmak, bireysel ve toplumsal açıdan ruh sağlığımız üzerinde derin etkiler yaratır.
Zamanın önemini anlamak için öncelikle "an" kavramına odaklanmalıyız. An, hayatımızdaki en kısa zaman dilimidir, fakat aynı zamanda en kıymetli olanıdır. İnsanların geçmişte yaşadığı deneyimler, gelecekteki kararlarını ve ruh hallerini doğrudan etkiler. Psikolojik olarak, geçmişle barışık olmadan ve gelecek için plan yapmadan sağlıklı bir "an" yaşamamız zordur. Bu noktada, zamanın nasıl geçtiğine dikkat etmek ve "şu an"ı yaşamak büyük önem taşır.
Günlük yaşamda, koşturmacalar arasında kayboluyoruz. İş, okul, sosyal hayat derken, kendimize ayırdığımız zaman giderek azalıyor. Oysa ki, ruh sağlığımızı korumak ve geliştirmek için kendimize zaman ayırmak kaçınılmaz bir gereklilik. Kısa yürüyüşler, kitap okuma, meditasyon veya sadece bir fincan çay eşliğinde düşünme anları, zihnimizi rahatlatmak ve stresle başa çıkmak için çok önemlidir.
Zaman yönetimi, hem kişisel hem de profesyonel yaşamda başarılı olmanın anahtarıdır. Bir psikolog olarak, danışanlarıma sık sık zamanın nasıl yönetileceği üzerine çalışmaları öneriyorum. Belirli bir gün içinde önceliklerinizi belirlemek, yapmanız gerekenleri planlamak ve bunlara sadık kalmak, stres düzeyini azaltarak daha sağlıklı bir zihinsel denge sağlar. Ayrıca, zamanın değerini anlamak, bizi daha bilinçli ve mutlu kılar.
Unutmayalım ki, zaman geçtikçe hayatımızda değişim kaçınılmazdır. Her an, yeni fırsatlar sunar. Bu fırsatları değerlendirmek için geçmişe takılı kalmamalı ve geleceği gereğinden fazla düşünmemeliyiz. Yaşadığımız anı dolu dolu yaşamak, ruh sağlığımızı güçlendirirken, yaşam kalitemizi de artırır.