Memleketimizde her 24 Kasımda olduğu gibi bu yıl da öğretmenler günü çeşitli törenlerle kutlandı. Öğretmenler gününü kutlarken aslında günümüzde bu mesleğin geldiği noktayı da iyi tahlil etmemiz gerekmektedir.
Bir kere şunu ifade etmek gerekir ki son yıllarda ülkemizi saran şiddet sarmalından maalesef öğretmenler de etkilenmeye başlamıştır. Kadına, çocuğa, doktora derken artık görevi başında çalışan öğretmenlere saldırılmaya başlanmıştır.
Oysa yakın tarihimize bakıldığında öğretmenler bırakın şiddet görmeyi, toplum tarafından itibar gösterilen insanlar arasında idi. Bunun en açık ispatı 1921 yılında yapılan Maarif Kongresidir. Dönemin eğitim neferleri tarafından organize edilen kongre eğitim tarihimizde özel bir yere sahiptir.
1921 senesi Türk tarihinin en kritik yılıdır. Zira Anadolu’nun dört bir yanı işgal altında bulunuyor, Türk Milleti bu işgaller karşısında Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Milli bir hareket başlatıyordu.
Silah yoktu, yeterli para ve teçhizat da bulunmuyordu. Tekâlif-i Milliye ile fakir Türk halkından toplanan yardımlarla kırk bin zahmetle yeni bir ordu teşkil edilerek Yunan işgalinin önüne geçilmeye çalışılıyordu.
Birinci ve İkinci İnönü Savaşlarıyla kısmen işgalci Yunan ordusu durdurulsa da Kütahya- Eskişehir Savaşları’nda alınan mağlubiyet, moralleri alt üst etmişti. Yunan Ordusu, artık tam ve kesin zafer kazanmak istiyordu. Bu da ancak Ankara’yı ele geçirip, kurtuluş hareketine son vermekle mümkün olabilirdi.
İşte bu halde Türk Ordusu, Sakarya Savaşı’nın hazırlığı içindeydi. Ölüm kalım savaşı olarak bilinen hatta Gazi Mustafa Kemal’in “Melhame-i Kübra” olarak adlandıracağı bu kanlı savaş öncesinde Ankara’da bulunan Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından 15-21 Temmuz tarihleri arasında maarif kongresi yapılmıştır.
Kurtuluş Savaşımızın en sıkıntılı günlerinde, düşmanın Eskişehir’e, Afyon’a saldırdığı dönemde Ankara’da eğitimin, öğretmenlerin sorunlarının dinleneceği bir maarif kongresinin toplanması gerçekten üzerinde durulması gereken bir konudur.
Peki, kongrede neler konuşulmuştur? Maarif Kongresinde genellikle ilk ve ortaöğretim kademelerinin hedefi ve programı hakkında tartışmalar yapılmış, okul ve öğrenci mevcutları tespit edilmeye çalışılmış, eğitime milli bir ivme kazandırılmak istenmiştir.
Kongrenin bir diğer önemli yanı ise Mustafa Kemal Paşa’nın, orduyu bırakarak maarif kongresine katılması ve açılış konuşmasını yapmasıdır.
Mustafa Kemal Paşa, savaşa ve bütün maddi imkânların düşmanı kovmak için kullanılması zaruretine rağmen, milli bir eğitimin temellerinin atılması, yapılacak işlerin programa bağlanmasını istemiş, o güne kadar izlenen eğitim usullerinin yol açtığı zararlar hakkında bir konuşma yapmıştır.
Neticede şunu ifade etmek gerekir ki, Milli Mücadele’nin en hararetli günlerinde eğitim ve öğretmenlerle ilgili böylesi bir kongrenin toplanması eğitim tarihimiz açısından tarihi nitelikte bir olaydır. Hele hele orduların başından ayrılarak Ankara’ya gelen Mustafa Kemal Paşa’nın da kongreye katılması takdire şayan bir başka harekettir.
Türkiye’de eğitimin ve öğretmenlerin niteliğinin artırılması, eğitimin güncel sorunlarının masaya yatırılması, okulların durumu, eğitim programları gibi temel meselelerin ele alındığı bu kongre Cumhuriyet döneminde isim değiştirerek Heyet-i İlmiye adı verilen toplantılarla devam ettirilecektir.
Bu vesile ile milletimizin tüm eğitim neferlerini saygı ve minnetle anıyor, başta şehit edilen öğretmenlerimiz olmak üzere, üzerimizde emeği olan tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum.