Tüm dünyanın gözü Ortadoğu ve Afrika’nın kaynaklarında. Oralardaki yer altı kaynaklarını kullanmak isteyen, daha doğrusu sömüren başta Amerika ve Avrupa’daki 5’li çete, orada karmaşık durum yaratarak kendilerine çıkar sağlamışlardır.

Asırlar boyu gerek Afrika’yı gerekse Ortadoğu’yu yani Arap yarım adasını sömürdüler.

Zorbalıkla, savaşlarla, iç karışıklıklarla Afrika ve Arap yarım adasında sürekli sorun çıkaran, kan akıtan, İsrail’i tetikçi olarak kullanan ABD ve Batlılar, özellikle Fransız, İngiliz, Alman ve İtalyanlar bu kıtalardaki hem petrolü çekip alıyorlar hem yeraltı kaynaklarını çıkarıp doldurup gidiyorlar.

Yer altında ve yer üstünde hiçbir şeyi bırakmadılar.

Kendi ülkelerindeki kaynakları tükenen bu dünyanın 5 diye bildiği büyükler, yani çeteler, dünyanın bir numaralı sorunu olan enerji ihtiyacını bu ülkelerden karşılıyorlar yıllardır.

Petrolün, yer altı kaynaklarının ve paranın bol olduğu Irak, Suriye, Lübnan, Yemen, Katar, BAE, Mısır, Tunus, Cezayir, Güney Afrika, Somali, Gana ve daha bir sürü ülkeleri yıllarca sömüren bu 5’li çete, Türkiye’nin uyanışını ve dünyadaki sömürüyü ortadan kaldırmaya çalışmasını görmesine misilleme yaparak üzerimize gelmeye başladılar.

Hedefe Türkiye’yi de koydular.

Dünyada söz sahibi olan ve İslam Dünyası’nın bayraktarlığını yapan Türkiye’ye karşı çıkan ABD ve Avrupa’nın 5’li çeteleri önce PKK terörü ile bizi yıkmaya, başarılı olamayınca da komşularımızla ilişkilerimizi bozmaya kadar gitmişler.

Hatta savaşın içine çekmeye de çalışmışlar.

Üç tarafı denizlerle ve dört tarafı düşmanlarla örülmüş Türkiye ile komşularıyla ilişkilerimizi bozmaya kadar gitmişler

İşler bizim istediğimiz gibi hiç iyi gitmemiştir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde çok iyi olduğumuz komşularımızla zaman içerisinde ilişkilerimiz bu şekilde bozulmuş olsa da son zamanlarda önemli adımlar atılıyoruz.

Önce dostumuz Esad sonra düşmanımız olmuş, şimdi ise yakınlaşıyoruz.

Aynı şekilde Katil Sisi şimdi kardeşimiz olmuş, olmalı.

Çünkü mesele Türkiye’nin çıkarlarıdır.

Çünkü Araplar da uyanmış artık ABD’nin ve 5’li çetenin onlarla ile ilgili olan düşüncelerini geç de olsa anladılar.

Gerek Arap Yarım adasındaki ülkeler ve gerekse Afrika kıtasındaki devletler yıllarca kendilerini sömüren Amerika ve 5’li Avrupa çetesine karşı Türkiye’den aldıkları güç ve destekle direnmeye başladılar.

Gücü Türkiye’den alıyorlar.

Evet, yıllardır Türkiye ile arasının bozuk olduğu komşularıyla ilişkilerini yeniden güçlendirmeye başlaması Suriye Devlet Başkanı Beşer Esad ile yakınlaşması, Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin Türkiye’yi ziyaret etmesi yeni dünya düzenine karşı oluşturulan birlik ve güçtür.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Es-Sisi’yi çok sevdiği için Türkiye’ye davet etmemiş.

12 yıl aradan sonra Mısır'dan Türkiye'ye cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan ilk resmi ziyaret çok önemli.

Mesele 17 anlaşmanın imzalanması değildir.

Mesele Türkiye ile Ortadoğu ve Afrika ülkeleri ile yeniden yakınlaşması, barışın, huzurun getirilmesi ve sömürü düzenine son verilmesidir.

Emperyalizme karşı yeni güç birliği oluşmasıdır.

Evet, Türkiye bugün, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan, deniz komşumuz Libya, Mısır, Tunus, Cezayir ve Afrika’nın birçok ülkesiyle yenden yakınlaşması hem yeni bir gücün oluşturulmasına hem de ticari ilişkilerin geliştirilmesine önemli katkı sağlayacaktır.

Devletlerarası uzun süre küslükler olmaz, söz konusu ülke menfaati ise Türkiye’nin menfaati ise kimse bir yerinden bir şeyler uydurmaya kalkışmasın.

Ülkeler arası hele hele komşular arası küskünlükler, anlaşmazlıklar, kötü ilişkiler, kötü komşuluk ilişkileri uzun süre tutulmamalı ve gereken adımlar da atılmalı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan doğru olanı yaptı, yapıyor.

Komşularla ilişkilerin kötü sürmesini devam mı ettirseydi.

Zaten ABD ve 5’li çetenin istediği de bu değil miydi?