Her eylül ayı geldiğinde aynı şeyler olur bana. Bilmem size de olur mu? Depreşir bazı duygularım. Fiziki, ruhi bir değişiklik hissi doğar içime. Adına yenilenme mi dersiniz, güncelleme mi dersiniz, bir garip hüzünle karışık duygu yumağı işte.
Çok neşeli bir yapım olsa da, ille de bu ayda kendi kendimi duygusal bir moda sokma gereği hissederim sanki. Depresif duygular desem değil, değişik bir hal işte. Sadece bu aya özel, sonra geçiyor, ya da alışıyorum.
Aklıma hep o klasik soru gelir bu ayda. Eylül müdür bizi hüzünlendiren, yoksa biz miyiz hüzünlenmek için eylülü bekleyen? Belki de doğayla uyumludur yaşadıklarımız. Yaprak gibi dökülemesek de, yazın o güneşte yanan vücudumuz da pul pul dökülmüyor mu?
Bu ayda doğaya bakınca ölümü daha çok hatırlar insan. Topraktan çıkan bir çiçek misali, kök salar, yeşerir, tomurcuk verir, en güzel şekilde çiçek açar ve evrimini tamamlar,sonra solar. İnsan da öyle değil mi?
Başlı başına bir buhrandır eylül. Ayrılıkların mevsimi, kavuşmaların sonraki baharlara bırakıldığı aydır eylül. Vedalaşanları gördükçe bile hüzünlenirim bu ayda, sanki bir başka diyara ben gidercesine.
Sarılmalar bile daha içtendir bu ayda. Otobüs durakları, otogarlar vedalaşanlarla dolup taşar. En zoru da sevdiklerini geride bırakarak bir başka şehre gitmektir bu ayda.
Kimi okula gider, kimi gurbete çalışmaya. Kimi yazlığından ayrılır, kimi köyünden, kimi kedisinden, kimi bulunduğu şehirden ayrılır. Nereye olursa olsun, acı verir ayrılık. Ne de olsa adı ayrılık.
Yemyeşil çimenlerin sararıp solduğu, toprak rengine döndüğü aydır eylül. Vargit Çiçeklerinin açıp yayla sezonunun bittiğini işaret ettiği, sevdalı olduğumuz o dağlara, yaylalara, hasretle veda ettiğimiz aydır eylül.
Maddi manevi sıkıntılıdır eylül. O rahat rahat gezip tozduğun yaz tatilinin faturasının ilk ödemesinin ekstrene yansıdığı aydır eylül. Kışlık yakacağın tedarik edileceği, kömür fiyatlarının sanki ömre endeksli her yıl artarak değiştiğini fark ettiğin aydır eylül.
Enflasyonla mücadelenin en zor olduğu aydır eylül. Harcamaların tavan yaptığı, ihtiyaçların bitmek bilmediği bir aydır eylül. Çok mu abartıyorum acaba? Bilmem ki yanlış mıyım? Baksanıza mazotun bile tarihte ilk defa kırk lirayı geçtiği ve her şeye zam olup yansıdığı aydır eylül.
Kimine göre yeni başlangıçların, kimine göre de yeni kararların alındığı aydır eylül. Eylül işte, başlı başına bir değişimin adıdır. Tatil biter, okullar açılır yeni hedefler belirlenir. Yıl bitmeye yakın olsa da yeni başlangıçların, yeni bir dönemin adıdır eylül.
Ne olursa olsun dalından kopan yapraklara, ölümü hatırlatan eylüle inat yaşama sevincinizi, ümidinizi asla yitirmeyin. Çünkü hayat yaşamaya değer. Hz. Mevlana’nın şu anlamlı sözünü hiç unutmamak gerek. “Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme, zira bu işin baharı var”.
Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Kalın sağlıcakla.