Takvimler 25 Ağustos 1944 gününü gösterdiğinde efsanevi kişilik Hüseyin Avni Aker hayata gözlerini yummuştur. Ölümünün 80’nci yılında rahmetle andığımız Hüseyin Avni Aker, maalesef bu kentin gençleri tarafından sadece “stadyuma ismi verilen bir şahıs” olarak bilinmektedir.

Oysa Hüseyin Avni Aker, gerek kişiliği gerekse de yaşamıyla örnek bir şahsiyetti. Trabzon’da sporun kurulması ve kurumsallaşması uğruna adeta ömrünü adayan Aker’in ölüm haberi herkesi şok etmişti.

Konuyla ilgili olarak yayınlanan bir gazete haberinde, Trabzon’un çok sevdiği erkek ortaokul beden terbiyesi öğretmeni Hüseyin Avni Aker’in 24 Ağustos gecesi saat 22’de İncirlik mevkiindeki evinde hayata gözlerini yumduğu ifade edilmişti.

Haberde verilen bilgilere göre, sabahın erken saatlerinden itibaren doğduğu, büyüdüğü ve 36 yıl hizmet ettiği Trabzon halkı, merhumun evine koşmaya başlamıştı. Hüseyin Avni’nin evi adeta mahşer yerine dönmüştü. Merhumun cenazesi saat 11.30’da binlerce hemşerisinin, öğretmen arkadaşlarının ve talebelerinin elleri üzerinde Ortahisar Camiine götürülmüştü.

Hüseyin Avni’nin cenaze namazı kılındıktan sonra Halkevi bandosu ve gönderilen çelenkler tabutun önünde olduğu halde merhumun vasiyeti üzerine defnedileceği Mavlavita (bugünkü Merkez Bankasının yanındaki mezarlık) kabristanına defnedilmişti.

Hüseyin Avni Aker’in hayat hikâyesine baktığımızda Trabzon Lisesi’ni bitirdikten sonra ilköğretim öğretmenliğine heves ettiği, Akçaabat, Torul, Sürmene ve Trabzon’da yıllarca başöğretmen olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.

Ardından Birinci Dünya Savaşı’nda, vatan cephelerinin birinden diğerine yedek subay olarak koşan Hüseyin Avni Aker, tam dört buçuk yıl askerlik yapmış, Kurtuluş Savaşı’nda ise üsteğmen rütbesiyle düşmanı yere seren kahramanlardan birisi olmuştu. Hüseyin Avni, iki defa gazi olarak sessiz sedasız cepheden, memleketine yani Trabzon’a dönmüştü.

Fakat işsizdi. O zamanlar Trabzon Erkek Öğretmen Okulunda müdürlük yapan Mustafa Reşit Tarakçıoğlu kendisine görev teklif etmişti. Burada beden eğitimi öğretmeni olarak işe başladı. Artık o tarihten yani 1924’den itibaren Hüseyin Avni, Trabzon Öğretmen Okulu’nda, lisede, ortaokullarda, beden terbiyesi öğretmeni, Trabzon’daki spor kulüplerinde başkan, beden terbiyesi bölge asbaşkanı gibi spor işlerinde yapıcı, kurucu, mücadeleci olarak bıkmadan usanmadan, yıllarca çalışmıştı. Trabzon’un bugünkü spor varlığı onun daima yanan ateşli ruhundan güç almıştı.

Hüseyin Avni Aker, kalabalık bir ailenin reisiydi. Trabzon’un işgalinde baba evi yıkılmış evsiz kalmıştı. Milli Mücadeleden döndükten sonra metruk mallardan (Rumlardan kalan mallardan) kendisine bir ev verilmesini istedi,  fakat bu isteği kabul görmedi. Yani başını sokacak, kendisine ait olacak bir ev alamadı.

Hâlbuki o yıllarda köşesinde oturup bir değil bir hayli metruke konanlar vardı. Bu haksızlık moralini bozmuştu.

Kimseye bir şey demedi, sesini çıkarmadı Hüseyin Avni. Dişinden tırnağından kesti, tatil aylarında babasından kalma toprağında rençberlik yaptı, biriktirmiş olduğu paracıklarla İncirlik Mevkiindeki evi meydana getirdi.

Hüseyin Avni’yi Trabzon’da genç, ihtiyar herkes severdi. Zaten bu özelliğinden dolayı cenazesinde binlerce kişi hazır bulunmuştu. Zira her ölü ancak ailesi efradıyla birkaç dostunu ağlatabildiği halde Hüseyin Avni, bütün Trabzon halkını hüngür hüngür ağlatmıştı.

Hüseyin Avni Aker görevde bulunduğu yıllar içinde Trabzon'a bir stadyum kazandırmak için çok uğraşmış, ölümünün ardından yapılan stadyuma onun adı verilmişti.

Trabzon’un eğitim ve spor hayatına büyük katkılar sunan Hüseyin Avni Aker’i ölüm yıldönümünde rahmetle anıyorum.