Sultanın birisi, şiirlerinde sevgilinin bir gülüşüne sarayları, bir bakışına hazineleri bağışlayan şairi merak eder, adamlarından şairi bularak saraya getirmelerini ister.
Adamlar da şairi bularak Sultan’ın karşısına çıkarırlar. Üstü başı yırtık, perişan hâldeki şairi karşısında gören Sultan, sen bu hâlinle mi sevgilinin gülüşüne sarayları, bakışına hazineleri bağışlıyorsun diye çıkışınca şair de:
Sultanım bu mertlik bizi bu hâle getirdi diye cevap verir.
Siyasilerin ihsanların bol olduğu, ucuz söylemler üzerine kurulu vaatlerini görünce perişan hâldeki şair aklımıza gelmektedir. Şiirlerde bile şairlerin aşırı ihsanlarda bulunması okuyucu tarafından bazen hoş karşılanmamaktadır.
Siyasilerin halka vaatlerini görünce halkımız ve ülkemiz adına da çok üzülmekteyiz, çünkü siyasiler halkın ihtiyaçlarını gözetleyerek onların gönlünü kazanacak söylemlerde, vaatlerde bulunmaktadırlar. Bu durum bizim halkımızın seviyesini, ihtiyaç düzeyini göstermektedir.
Bir liderin halka vaatleri, o ülkenin seviyesini yansıtmaktadır. O ülke hakkında fikir elde etmek için başka göstergelere bakmaya gerek yoktur.
Mevlana Divân-ı Kebir’deki bir rubaisinde, Eğer bir lokma ekmek peşinde koşarsan, sen bir ekmeksin/ Cân özünü arıyorsan bil ki cân özüsün/ Benden şu nükteyi işit eğer idrak edersen/ Aradığın şey ne ise sen de o sun, diyerek insanların taleplerinin insanların aynası olduğunu dile getirmiştir.
Siyasilerin hırsı ile vatandaşların ihtiyaçları birleşince akıl almaz istekler ortaya çıkmakta, hedefe varmak için her türlü yolu meşru gören liderler “verdim gitti” mantığıyla halkın geleceğinden çalarak ceplerine ipotekli ihsanlarda, vaatlerde bulunmaktadırlar.
Seçimde siyasilerin vaatleri cazip olunca vatandaş için oy verme işi at yarışına dönüşmekte, insanlar hem kazanacak hem de sözünü tutacak lideri doğru tahmin etme derdine düşmektedirler. Bu şartlarda seçim ülkenin geleceğini değil, kişilerin geleceğini belirleyen kısır bir döngünün halkasını oluşturmaktadır.
PKK sorunu normal günlerimizi tehdit ettiği kadar, seçim dönemlerinde de seçim sonuçlarını da tehdit etmektedir. Hatta son dönemlerde PKK ile yapılan mücadelede elde edilen başarılar nedeni ile dağlara çıkmaktan, sesini çıkarmaktan korkarak yer altına çekilen güçler, seçimler üzerinden kendilerine yeni alanlar açma gayretine girmişlerdir.
PKK’nın dağda sıkmış olduğu kurşunlar ile, HDP elindeki oy pusulaları, aynı talep üzerinde birleşmekte, köşeye sıkışmış siyasilerimiz ise bu hakikati görmemezlikten gelmektedirler.
Yoğun hayat pahalılığı nedeni ile birçok parti tabanına mensup kişilerin talepleri günlük iaşe ihtiyaçlarına yönelikken HDP’lilerin talepleri siyasi bir potansiyeli, geleceğe yönelik çok büyük tehlikeyi barındırmaktadır. Gelecekte bu tarz taleplerin artarak devam edeceği, zamanla birçok tavizin bile bu grupları tatmin etmeyeceği görülmektedir.
Yine Türkiye’deki gençlerin büyük çoğunluğunun birçok partiye, düşünceye ayrıldığı ve dağınık şekilde olduğu görülmektedir. HDP’ye oy veren özellikle genç kesimin tek hedefte ve tek parti üzerinde birleştiği görülmektedir. Batılıların desteği ve yönlendirmesi ile birkaç yıl sonra bu kitlenin Türkiye'nin başına büyük bir sorun çıkartacağı aşikârdır.
Bu seçim vaatleriyle yarınımızın bugünden iyi olacağına dair ümitlerimiz azalmaktadır.