Turizm Bakanlığının şehrimizde bu yıl ikincisini düzenlemiş olduğu Trabzon Kültür Yolu Festivalinden sonra karar verdim en iyisi bu şehri festival şehri yapmak. Madem turizmi becerip de 12 aya yayamıyoruz o zaman bu şehri festival şehri yapalım.

 Sanayi şehri değiliz. Tarım şehri değiliz. Bilim ve sanat kenti hiç değiliz. Spor şehri de olamadık. E bizim bu şehirden olsa olsa yine turizm şehri olur. Zaten yapılan yatırımlara da bakılınca şehirde en çok oraya doğru bir yönelme olduğu görülüyor.

          Fakat bir sorun var. Önce şu “Festival” kavramını doğru tanımlayıp akla gelen ilk algıyı kırmamız gerek. Festival denilince akla ilk gelen şu “Eğlence” algısını değişmemiz gerek. Bu da yapacağımız organizasyonla festival içeriğiyle olacak.

          Şöyle ki; bu şehrin yöneticisi olsam bu şehri festival şehri ilan edip tanıtım duyuru ve organizasyonları ona göre yapardım. Mademki sadece yaz mevsiminde turizm hareketlenmesi yaşıyoruz, onu da çok güzel bir organizasyonla bütün şehri ilçeleriyle kapsayacak geniş bir festivalle en azından 4-5 aya yayardım.

          Dedim ya içeriğinde sadece eğlence değil, her yaştan her görüşten herkesin bir şeyler bulup “O festivale mutlaka gitmeliyim” dediği bir festival olmalı. Mesela şehrimizde her yıl Türkiye’nin sayılı Kuran Kurslarında olan hafızlık icazet merasimleri bile bu festivalde olmalı.

          Sadece Ortahisar’da değil, tüm ilçelerini yaylalarıyla birlikte kapsayacak geniş katılımlı bir festival olmalı. Trabzon’un doğusundan batısına, Çaykara’dan Beşikdüzü’ne kadar her ilçede dolu dolu programların olduğu bir festival olmalı.

           Eğlencesinden yarışmasına, çayından hamsisine, kuymağından muhlamasına, horonundan kavalına, davulundan kemençesine varıncaya kadar. Panelinden, sergisine, tiyatrosundan yayla göçüne kadar bu şehrin en ayrıntılı bir şekilde esas kültür ve sanatını tanıtan ve yaşatan bir festival olmalı.

         Öncesinde her ilçeden geniş katılımlı bir komisyon kurup içerikler, programlar ve sanatçılar ona göre belirlenmeli. Çok güzel ve her yönüyle düşünülmüş, ulaşımından konaklamasına kadar her yıl kış ayından organizasyon programı yapılıp mayıs ayından eylül ayına kadar sürecek bir festival.

         Gereksiz ya da abartılı olur diyenler de olabilir. Onlara da şunu diyorum: Zaten her ilçenin her yaylanın neredeyse bir festival şenlik programı yok mu? Var. İşte gelin onları birleştirip daha kapsamlı daha verimli bir hale getirelim.

         Festival adı altında turizm potansiyelli, belki de farklı bir marka şehir oluşturabileceğimiz bu oluşum bu program sizce çok mu zor? Her türlü sanatçısından, yazarından çizerine o potansiyel bu şehirde bence fazlasıyla var.

         Sadece daha profesyonel ve kapsamlı düşünmek gerek. Bu şehri hem kalkındıracak hem de yaşatacak başka alternatif varsa söyleyin.

   Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Gazze’de de soykırım var, unutma, unutturma! Sağlıcakla kalın.