Merhum yayıncı ve siyasetçi İsmet Uçma’nın “siyasetçi dediğin toplumun ortalamasıdır” ifadesi esasında siyaset kurumuna yapılan yoğun eleştirilerin en net ve en yalın cevabıdır.

Hayatın her alanında düzenleyici normlar ihtiva eden Ahlak, Siyaset üzerinde de bir takım ideal davranışlar sistematiği getirmiştir.

Doğru, yanlış, iyi, kötü temelinde sınıflandırma yoluyla bireysel ve toplumsal ilişkileri şekillendiren Ahlak, siyaset alanını da dizayn eder. Seçmen davranışlarında belirleyici bir rol oynadığı için siyasetçilerin söylemlerinde ve vaatlerinde ahlaki atıflar yapması da bu yüzdendir.

Vatandaşın, Siyasetçinin ahlaki duruşuna diğer alanlardakilerden daha fazla hassasiyet göstermesin nedeni; kendilerini temsil etmekle görevlendirdikleri kişilerin verilen gücü ve yetkiyi kişisel imtiyaza dönüştürmeden toplum yararına kullanmalarını istemesidir.

Siyaseti ahlaktan ayrı ele alan Makyavelist yaklaşım, siyasetin kurbanları! arasına ahlaki değerleri de sokmuştur. Siyasetin kirlenmesinin temelinde “siyasete her şeyin kurban edilebileceğini” benimseyen bu yaklaşım vardır.

Ahlakı dışlayan, içine almayan, önemsemeyen bu yaklaşım ne yazık ki günlük siyasette kendine akacak bir mecra ve taraftar bulmaktadır.  Bu kirlenme, sadece siyasetçiyi değil siyaset ve kurumlarına devamında da devlete olan güveni ve itibarı zedelemektedir.

Hangi siyasi fikre sahip olursa olsun, toplumu ve devleti yöneten/yönetmeye talip siyasetçinin taşıdığı ahlaki ve vicdani değerler yol gösteren birer yıldızdır.  İşin doğası ve uğraştığı alanlar itibariyle zaten mayınlı bir saha olan siyaset; ahlak ve vicdandan izole edildiğinde sadece kendisini değil tüm bileşenleri ile birlikte diğer alanlara da nüfuz ederek toplumda telafisi mümkün olmayan çürüme ve yozlaşmaya neden olabilmektedir.

Siyaset kurumunun itibar kazanması için öncelikli olarak; ahlak ve vicdanı öteleyen siyasetçinin, hangi siyasi düşüncede olursa olsun siyaset alanının dışına çıkarılmalı, aktörü olduğu olaylar örtbas edilmemeli ve gereği yapılmalıdır.

Tüm bunların yanı sıra sağlıklı ve açık bir toplum için siyaset ile ahlak arasında kurulan bağ ve gösterilen hassasiyete diğer alanlarda da azami ölçüde dikkat edilmelidir.  Ahlakı sadece siyasete turnusol kâğıdı gibi koyup diğer alanlarda göz ardı etmek samimi bir davranış değildir. Ahlaki ve vicdani değerler bütününün muhatabı sadece siyaset alanındakiler değil toplumun her katmanındaki bireylerdir. Ahlaki davranış bir siyasetçi için nasıl bir erdem ise bürokrat, akademisyen, doktor, bakkal, terzi, şoför kısaca herkes için bir erdemdir.

Ezcümle sadece siyasette değil başta ticaret olmak üzere hayatın her alanında ahlaki değerler bütününden, haktan, adaletten ayrılmamak topluma rahat nefes aldırır ve refaha ulaştırır.

Pazarda çürük meyve sebzeleri araya sıkıştırarak, taksimetre daha fazla yazsın diye dön baba dön dolaşarak, kış günü kiracıyı kapı dışarı ederek,  çalışanına maaşı geç vermek için  türlü numaralar yaparak, üç arabayla gidilecek yere on üç arabayla giderek,  orijinal diye muadil parçayı takarak, işten kaytarmak için ölmeyenin cenazesine giderek,  hasarlı aracını doktordan temiz diye satarak felaha kavuşulmaz.

Evet doğru! Haklı nedenlerle kaymaktan çok şikâyet ediyoruz. Ama sütün kalitesine hiç baktık mı ya da sütün kalitesini kendimize dert ettik mi?